Hz. Musa'ya iman edenler, kendi kavminden mi, yoksa Firavun'un kavminden midir?

Tarih: 15.08.2014 - 10:42 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Yunus suresi 83. ayeti ile ilgili bir çelişki iddiası var, cevaplayabilir misiniz? İddia özetle şöyle:

"Yunus, 10/83-86'da yer alan "Sonunda Musa’ya kavminden bir takim gençler dışında –Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla iman eden olmadı." ayet ile Araf, 7/120-126'da yer alan "Sihirbazlar secdeye kapandılar. Dediler ki: "Alemlerin Rabbine iman ettik." ayetlerinde çelişki vardır. Ayetlerden ilkinde Hz. Musa'ya kavminden sadece bir takım gençler iman ederken, diğerinde sihirbazların secdeye kapandığının söyleniyor olmasıdır. Kavminden bir takım gençlerin, Hz. Musa'nın kavminden bir takım gençlerdir. Böylelikle 2. ayetler ile çelişki oluşturacak bir durum meydana gelmiştir."

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Yunus suresi 83. ayet ile A'raf suresi 120-121. ayetler arasında bir çelişki yoktur. İlgili ayetlerin meali şöyledir:

“Firavun ve kavminin kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için, kavminden bir gurup gençten başka kimse Musa'ya iman etmedi. Çünkü Firavun yeryüzünde ululuk taslayan (bir diktatör) ve haddi aşanlardan idi.” (Yunus, 10/83)

“Sihirbazlar ise secdeye kapandılar. ‘Âlemlerin Rabbine iman ettik.’ dediler.” (A'raf, 7/120-121)

Konuyu birkaç madde halinde azr edeceğiz:

a) Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, “kavminden bir grup genç”ten maksat Hz. Musa’nın kavminden olan kimselerdir. (bk. Taberi, Razî, Beydavî, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

- Yunus suresinin 83. ayetinin ardından gelen 84. ayetin “Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah'a inandıysanız ve O'na teslim olduysanız, sadece O'na güvenip dayanın.” mealindeki ifadesi, iman eden gençlerin Hz. Musa’nın kavminden olduğunun açık delilidir. Çünkü Hz. Musa’nın buradaki muhatapları iman edenlerdir. Belli ki iman etmelerine rağmen Firavun’un korkusundan kurtulamamışlar. Onun İçin Hz. Musa onlara teselli vermeye çalışıyor ve Allah’a güvenmelerini salık veriyor. Muhatap aldığı bu müminlere “Ey kavmim!” diye hitap ettiğine göre, bunların İsrailoğullarından olduklarında hiçbir tereddüt yoktur.

- O halde, Yunus suresindeki ayette “Hz. Musa’nın kavminden birkaç genç hariç İsrailoğullarından iman eden olmadı.” denilmiştir.

A'raf suresinde ise, “Sihirbazların iman ettiği" vurgulanmıştır. Sihirbazlar Hz. Musa’nın değil, Firavun’un kavminden olduğu anlaşılıyor. Buna göre, bir ayette “İsrail oğullarından birkaç genç iman etti” denilmiş, diğer ayette ise, “Firavun’un kavminden olan sihirbazlar iman etti” denilmiştir. Bunda bir çelişki bulmaya gayret etmek aklıselimin genleriyle oynamak manasına gelir.

b) Sihirbazlar -ister Kıpti, ister Yahudi olsunlar- kendi aralarında bağımsız bir gruptur. Kur’an’da kıssalar, olaylar anlatılırken, tamamı bir arada anlatılmaz. Aksine, sözün makamına uygun olarak bir olayın değişik parçaları, boyutları değişik ayetlerde söz konusu edilir. Bunun en açık örneği, Hz. Musa ve İsrailoğulları ile ilgili kıssalardır.

İşte konumuzda da aynı hikmete binaen aynı üslup takip edilmiştir. Aynı olayın, yani Asa-yı Musa mucizesi karşısındaki insanların iman noktasındaki durumları anlatılmıştır. Bir yerde  Hz. Musa’nın ‘Asa’sıyla gösterilen mucizenin etkisinin boyutunu göstermek üzere, “işin içinde olan sihirbazların imanlarından” söz edilmiş; diğer bir yerde ise Firavun’un zulmünün boyutuna dikkat çekmek üzere, “Onun korkusundan birkaç Yahudiden başka iman eden kimse olmadığı” belirtilmiştir. Bunun neresinde çelişki var; Allah aşkınıza!

c) Evvela bilinen şudur ki, sihirbazlar, Hz. Musa’nın kavminden değildir. Bu açıdan bakıldığı zaman -yukarıda izah edildiği üzere- bir ayette Firavun’un kavminden olan sihirbazların imanından, diğer yerde ise Hz. Musa’nın kavminden olanlardan birkaç kişinin imanından bahsedilmiştir ki, bununla sahnenin sergilenen değişik manzaralarının tasviri, canlandırılması tamamlanmıştır.

d) Şayet sihirbazları Hz. Musa’nın kavminden saysak bile (ki bu ihtimal yok gibidir) yine bir çelişki yoktur. Çünkü, az önce de  anlatıldığı gibi, Kur’an’ın ayetleri çelişmez, birbirini tamamlar. Bir yerde sahnelenen olayın bir parçası olarak Hz. Musa’nın kavminden(!) olan sihirbazların imanlarının kuvvetinden söz edilmiş, diğer yerde ise, aynı sahnenin bir diğer boyutu olan Firavun’un eşedd-i zulmünden söz edilmiştir. Ancak, sihirbazlar sihrin ne demek olduğunu en iyi bilen kimseler olduğu için “Asa-yı Musa”nın büyük bir mucize olduğunu görünce, Firavun’un işkencelerine meydan okumuş ve ölümüne imanlarını ilan etmişler.

Bununla beraber, Firavun’un zulmü o kadar büyük idi ki, İsrail oğullarından birkaç gencin dışında hiç kimse -onun korkusundan- açıkça iman ettiğini söyleyememiştir.

- Şimdi bu iki ayette belirtilen şu iki harika durumun hikmetinin anlaşılması dururken, aralarında çelişki olduğunu bulmaya çalışmak ön yargı fanatizminin kör ettiği basiret gözünün körlüğünden ve akıl tutulmasından başka ne ile izah edilir?

e) Eğer bazı alimlerin dediği gibi, şayet “birkaç genç”ten maksat Firavun’un kavminden olan gençler olarak kabul edilirse, bu takdirde zaten bir çelişki yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun