Ebu Talib imansız mı ölmüştür, yoksa takiye yapıp imanını gizlemiş midir?

Tarih: 12.09.2014 - 12:15 | Güncelleme:

Bu soruyu sesli dinle
Soru Detayı

- Ebu Talib takiyye yapıp imanını gizlediğini duydum ve aklıma şu soru geldi ve size sormak istedim.

- Dinimiz islam gerekli durumlarda takiyye yapılmasına cevaz vermiştir. Bu durumdada Ebu Talib'in imanlı Müslüman olduğu ortaya çıkıyor?

- Müslim efendimizdeki cehennemdeki en hafif azabın Ebu Talib'e yapılacağı ile ilgili hadis sahih mi?

- Bir yandan da bu hadisi Ebu Talib'in diriltilerek iman ettiği ile ilgili hadisin neshettiğini bir islami sitede okudum. Hangisi doğru?

- Eğer takiyye yaptıysa da sadece Peygamber Efendimize iman ettiğini söylemesi yetmez miydi?

- Peygamberimize de iman ettiğini kimseye söyememesini söyleyebilirdi, bunu niye yapmadı ki anlamıyorum? Hatta kendi başına Peygamberimiz dahil kimsenin haberi olmandan tek başınayken kelimei şahadet getirip müslüman olabilirdi?

- Bir yandan da Ebu Talib'in Müslüman olduğuna dair belgeler var. Yazdığı şiirler Kureyş Vesikası vs. Bana sıhhatı detaylı bilgi verir misiniz.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tevbe Sûresinin 113. âyet-i kerimesinin Ebû Talib’in îmanı hakkında nâzil olduğu bildirilmektedir. Başta İmam-ı Buharî olmak üzere pekçok muhaddisin rivayetlerinde ve tefsirlerde yer aldığına göre olay şöyle cereyan etmiştir:

Müseyyeb bin Hazn rivayet ediyor. Ebû Talib’e ölüm alâmetleri geldiği sırada ona Resulullah geldi. Ve amcasının yanında Ebû Cehil bin Hişam ile Abdullah bin Ebî Ümeyye’yi buldu. Resulullah (a.s.m.) Ebû Tâlib’e, “Ey amca! ‘Lâ ilâhe illallah’ de. Allah katında kendisiyle sana şehadet ve şefaat edeyim. Bu mübarek kelimeyi söyle.” buyurdu.

Ebû Cehil ve Abdullah bin Ebî ümeyye: “Ey Ebû Tâlib! Abdülmuttalib milletinden yüz mü çevireceksin?” diye onu vazgeçirdiler.

Resul-i Ekrem (a.s.m.) amcasına Kelime-i Tevhidi arza devam ediyordu. Bu ikisi de mütemâdiyen o sözlerini tekrar ediyorlardı. Nihayet Ebû Talib bunlara söylediği son söz olarak:

“O, yâni ben, Abdülmuttalib milleti üzeredir.” dedi ve Lâ ilâhe illallah demekten çekindi.

Resulullah (a.s.m.): “İyi bil, amcacığım! Yemin ederim ki ben, hakkında mağfiret dilemekten nehyolunmadıkça her halde Allah Teâlâ'dan senin için af ve mağfiret dilerim.” dedi.

Bunun üzerine Cenab-ı Hak şu meâldeki âyet-i kerimeyi indirdi:

“Akraba bile olsalar, onların Cehennemlik oldukları ortaya çıktıktan sonra müşrikler hakkında Allah’tan af dilemek, ne Peygambere ne de îman edenlere uygun düşmez.”(1)

Ayrıca başta Tefsir-i Kurtubî olmak üzere, diğer tefsirlerde ve sahih hadis kitaplarında kaydedildiğine göre, Kasas Sûresinin 56. âyeti yine Ebû Tâlib’in imanı hakkında nazil olmuştur. Âyet-i kerimenin meâli şöyledir:

“Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir. Doğru yolda olanları en iyi bilen de Odur.”(2)

Bu meseleye açıklık getirmesi bakımından Sahih-i Müslim’de rivayet edilen bazı hadis-i şeriflerin meâline bakalım:

Peygamberimiz (asm)'in amcası Hz. Abbas sorar:

“Yâ Resûlüllah! Gerçekten Ebû Talib sizi korur ve yardım ederdi. Acaba bu ona bir fayda verdi mi?”

Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurdular:

“Evet, verdi. Ben onu cehennemin derin dalgaları içinde buldum da kendisini sığ bir yere çıkardım.”(3)

Bu hususta bir başka hadisi Ebû Saîd el-Hudrî rivayet ediyor: Resulullahın huzurunda amcası Ebû Talib’in bahsi geçti. Resulullah (a.s.m.) onun hakkında şöyle buyurdu:

“Umulur ki, kıyamet gününde benim şefaatim ona bir fayda verir de cehennemin sığ yerine konur. Topuklarına kadar erişir, ondan beyni kaynar.”(4)

“Cehennemliklerin azap itibari ile en ehveni Ebû Talib’dir. O dahi iki ayakkabı giyecek, onlardan beyni kaynayacaktır.”(5)

Bu hususta gerek tefsir ve hadis âlimleri, gerekse fıkıh ve kelâm âlimlerinin ve Ehl-i Sünnetin dışında bulunan âlimlerin farklı izahları bulunmaktadır.

Sahih hadis kitaplarında yer alan ve Peygamber Efendimiz (asm)'in Ebû Tâlib’e Kelime-i Tevhidi arz etmesine mukabil, onun ölüm anında bunu söylememesi hususundaki hadisi delil olarak zikreden Ehl-i Sünnet âlimlerinin ekserisi Ebû Talib’in îman etmeden öldüğünü söylerler. İmam Âzam Ebû Hanife de aynı hadisi zikrederek, “Resulullahın (a.s.m.) amcası ve Hazret-i Ali’nin babası Ebû Tâlib kâfir olarak ölmüştür.” der. (6)

Yine yukarıda Sahih-i Müslim’den naklettiğimiz hadiste Peygamberimiz (asm), Ebû Tâlib’i cehennemin sığ bir yerine çıkardığını bildiriyordu. Hadis âlimleri, “Bu işi Peygamberimizin ya Mîrac gecesinde cehennemi gezerken gerçekleştirmiştir veya kıyamet günü yapacaktır.” demişlerdir.

Ebû Tâlib’in îmanlı olarak öldüğünü söyleyen bazı âlimler de İbni İshak’ın İbni Abbas’dan rivayet ettiği bir hadisi delil olarak getirirler. Bu hadise göre, Ebû Tâlib ölüm döşeğinde iken Peygamberimiz (asm.) onun Kelime-i Tevhidi söylemesini o kadar telkin etmesine rağmen Ebû Tâlib, “Kureyşliler, ‘Ebû Tâlib ölümden korktu da o sözleri söyledi.’ dememeleri için söylemiyorum.” dedi. Fakat bir müddet sonra Hz. Abbas kulağını Ebû Tâlib’in dudaklarına yaklaştırdığında kıpırdadığını gördü ve Resulullaha dönerek, “Ey kardeşimin oğlu, kardeşim senin o söylemesini istediğin sözleri söyledi.” dedi. Fakat Resulullah, “Ben işitmedim.” buyurdu.

Fakat gerek senedinin zayıflığı, gerekse sahih hadislere aykırı oluşundan dolayı muhaddisler bu rivayeti çürütürler.

Hem bu hadisi, hem de Ebû Talib’in Peygamberimizi (asm) yıllar boyu yardım ve himayesini belirten ve sadece Ehl-i Beytten gelen hadisleri sahih olarak kabul eden Şiî âlimleri, Hz. Ali’nin babası Ebû Tâlib’in imanlı olarak öldüğünü söylerler.(7)

Bu arada, “Resulullahın amcası Ebû Talib’in imanı hakkında esah nedir?” sualine, Bediüzzaman Said Nursî, “Ehl-i teşeyyû imanına kâil (Şiîler imanlı öldüğünü kabul ederler), Ehl-i Sünnetin ekserisi imanına kâil değiller.” şeklinde cevap verir ve Ebû Talib’in îmanı ve âhiretteki durumu hususundaki rivayetleri de göz önüne alarak şu izahı getirir:

“Fakat benim kalbime gelen budur ki: Ebû Tâlib, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletini değil, şahsını, zâtını gayet ciddi severdi. Onun o gayet ciddi, o şahsî şefkati ve muhabbeti elbette zâyie gitmeyecektir. Evet, ciddi bir sûrette Cenab-ı Hakkın Habib-i Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebû Tâlib’in inkâra ve inada değil, belki hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi hissiyata binaen makbul bir îman getirmemesi üzerine cehenneme gitse de yine cehennem içinde bir nevi hususi cenneti, onun hasenatına mükâfaten halkedebilir (yaratabilir). Kışta bazı yerde baharı halkettiği ve zindanda uyku vasıtasıyla bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi, hususi cehennemi, hususi bir cennete çevirebilir.”(8)

Ebû Tâlib’in öldükten sonra dirilmesi ve Peygamberimiz (asm)'in ona îman telkin etmesi üzerine îman etmesine gelince; bu hususta çeşitli rivayetler vardır. Meselâ Tefsir-i İbni Kesir’de Kurtubî şöyle der:

“Peygamberimizin anne ve babasının diriltilmesi ve Peygamberimizin onlara îman telkin etmesi aklen ve şer’an imkânsız değildir. Hatta ben şöyle bir şey de işitmiştim: Allah Teâla, Peygamberimizin amcası Ebû Talib’i diriltti ve o da îman etti.”(9)

Fakat bir meselede bir iki rivayeti zikrederek Ebû Tâlib’in diriltildikten sonra îman ettiği kanaatine varıp, bu hususta bir kısmını vermeye çalıştığımız sahih kaynakları görmezden gelmenin meseleyi eksik değerlendirme olacağını da ifade etmiş olalım.

İlave bilgi için tıklayınız:

İmam Suyuti, Ebu Talib’in iman ettiği konusunda kitap yazmış mıdır?
Neden Ebu Talib Hz. Hamza gibi iman etmemiştir? “Hidayet Allah’tandır.” sözü nasıl anlaşılmalıdır?
Peygamberimiz'in (s.a.v.) amcası Ebû Talib'in imanı konusundaki görüşler nelerdir, makbul bir imana sahib olarak vefat edebilmişmidir?
Ebu Talib’in Peygamberimiz Hz. Muhammed hakkında yazdığı şiiri söyler misiniz?

Kaynaklar:

1. Tevbe Sûresi, 113; Hadis için: Buhari, Menâkıb-ı Ensar: 40; Tefsir-i Sûre 9; Neşet, Cenâiz: 2; Müsned, 5:438; Tefsîr-i İbni Kesir,2:393; Tefsir-i Kurtııbî, 8:272.
2. Âyetin tefsiri için, Bııharî, Tefsir-i Sûre 28; Tefsir-i Kurtubî,13:299.
3. Müslim, İman: 358.
4. Müslim, îman: 360.
5. Müslim, İman: 363.
6. el-Fıkhü'1-Ekber, s. 108
7. Âlıısî, Rûhü'l-Meânî, 11:33.
8. Mektubat, s. 362.
9. Tefsîr-iİbni Kesir, 2:374.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun