Gazzali'nin aklın yerine sezgiyi alması, bilimselliğe engel mi olmuştur?

Tarih: 02.03.2015 - 01:25 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İmamı Gazali hazretlerinin aklın yerine sezgiyi yani mükaşefeyi, felsefeyi reddederek de münazara ve mantığı kabul etmesi İslami düşünce sistemimizde, fikir dünyamızda büyük bir yol açmıştır. Fakat bu yolun Osmanlı gibi diğer İslam devletlerinde yanlış anlaşılması dolayısıyla fen bilimlerinin medreselerde kaldırılma sebebi sayılması kabul edile gelmiştir.
- Sizce bu görüş açısını o zamanın insanları nasıl yanlış yorumlamıştırlar?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu yaklaşım Antik Grek felsefesinde Platon ve Plotinus'da temellenmektedir.

Orta Çağ'ın ünlü filozofu Augustinus da sezgiye dayalı bilgi ile hakikatin bilgisini elde etmeyi esas kabul etmiştir. Dolayısıyla sezgisel bilgi yaklaşımı evrensel bir nitelik göstermektedir.

Ancak İslam dünyasında Gazzali'nin mükaşefe yolu ortaya konurken, aynı zamanda gözleme dayalı bilimsel bilgi, özellikle rasathanelerde astronomi, fizik ve matematik alanlarında ortaya konmakta, yine tıp alanında da çok önemli bilimsel çalışmalar yapılmaktaydı.

İslam medeniyeti Grek felsefesi içinde Platon'dan çok Aristotelesçi bir çizgide gelişme göstermiştir. Bu nedenle Akromatik bilgi denilen sezgisel ve salt akla dayalı bilgi ile duyumlara dayalı diyalektik bilgi arasındaki ayrım korunmuştur.

Gazzali'nin Farabi ve İbn Sina gibi filozoflara yönelik geliştirdiği eleştiri, daha çok bu filozofların İslam dinine ait iman esaslarını Platoncu bir çizgide açıklamak çabalarına yönelik olmuştur.

Nitekim MS. 2. yüzyıldan itibaren Hristiyanlık Platoncu ve yeni Platoncu bir çizgide gittikçe ruhbanlaşan bir gelişim göstererek sonuçta skolastik sürece girmiş ve donmuştur.

Gazzali ise bu yaklaşımın tersine, imana ait hakikatlerin bilgisine ulaşabilmek için insanın ruhsal yönünü kullanmasını, dünyevi olan da ise deney ve gözleme dayalı bir yolun takibini öngörmüştür.

Buna rağmen fen bilimlerinin İslam medeniyeti içerisinde zaman içinde önemini kaybetmesinin yıkıcı Moğol istilaları, sürekli yinelenen Haçlı seferleri, iç karışıklıklar gibi çok farklı sebeplere dayanmaktadır.

Osmanlı döneminde ise özellikle Mısır'ın fethinden sonra ortaasya kökenli hareketlilik yavaşlamıştır.

Avrupa'nın fen bilimlerde öne geçmesinin yeni keşfedilen ticaret yolları ve ulaşılan zenginlik kaynakları ile ilgisi büyüktür.

Osmanlılar fen bilimleri ile bunların sonuçlarını teknik ile buluşturacak bir yaklaşımı meydana getirmenin pratik gereğini ise XVII. yüzyıldan sonra ancak fark edebilmişlerdir.

İlave bilgi için tıklayınız:

İmamı Gazali astronomi, matematik, fizik, kimya gibi fen ilimlerine kaşı mıdır?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun