İncil’de geçen alemin reisi, şeytan mıdır?

Tarih: 23.04.2015 - 01:53 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İncil'de Efendimiz'e işaret olarak Yuhanna 14. bölüm 30. ayetindeki alemin reisi ifadesi gösterilmektedir.
- Ancak İncil'de yine Yuhanna 12. bölüm 31. ayet: "Bu dünya şimdi yargılanıyor. Bu (alemin reisi) dünyanın egemeni şimdi dışarı atılacak ve 16. bölüm 11. ayet: "Yargı konusunda - çünkü bu (alemin reisi) dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor." geçmektedir.
- Bunları karşılaştırırsak İncil'de bahsedilenin şeytan olduğu gözüküyor.
- Peygamberin yargılanacak ve dışarı atılacak olması meselesini anlayamadım bunun açıklamasını yapar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Yuhanna İncil’inin ilgili ayetlerinin hiçbirinde şeytandan söz edilmemiştir. Ne ilgili ifadelerin öncesi, ne de sonrasındaki ayetlerden böyle bir şeyin zerresinin kokusunu almak bile mümkün değildir.

Her şeyden önce hiçbir semavi dinde şeytan için “dünyanın reisi” ifadesi kullanılmamıştır. Böyle bir söz dinlerin kendi kendilerinin inkârı anlamına gelir. Eğer şeytan dünyanın reisi ise, o zaman peygamberler de -haşa- kim oluyorlar? Böyle bir düşünce ciddi bir saçmalıktır.

Bu tespiti yaptıktan sonra şimdi İncil’deki ilgili ifadelerin tahliline geçebiliriz:

a) “Artık sizinle çok şeyler konuşmayacağım; çünkü bu dünyanın reisi geliyor; ve bende onun hiç bir şeyi yoktur.” (Yohanna, 14/30)

Bu ifadelerden anlaşılıyor ki, Hz. İsa (Allah’ın yanına) gideceğini söylerken -daha önceki ayetlerde geçtiği üzere- insanların üzüldüklerini gördüğü için, onları sevindirmek adına kendisinden sonra dünyanın reisinin geleceğini müjdelemiştir.

- Acaba, “Bende onun hiç şeyi yoktur.” diyen Hz İsa’nın bu sözleriyle övdüğü ve saydığı kimse şeytan olabilir mi?

Kur’an’la İnciller karşılaştırıldığı zaman, bu sözün ne kadar doğru ve Hz. Muhammed’in getirdiği dinin, Hz. İsa’nın dininden  ne kadar üstün olduğunu görmek mümkündür.

b) “Bu dünyanın hükmü şimdidir; bu dünyanın reisi şimdi dışarı atılacaktır.(Yohanna, 12/31)

“İsa, ne türlü ölümle öleceğine işaret ederek, bunu söyledi.” (Yohanna, 12/33) ayetinde açıkça ifade edildiği üzere, bu ifadeler doğrudan Hz. İsa’nın ağzından alamadığımız için bunları aktaranlar tarafından nasıl aktarıldığını da anlayamıyoruz. Dolayısıyla yoruma açıktır.  

Mesela, bu ayeti şöyle anlamak mümkündür: “Bu dünyanın hükmü şimdidir”; yani bu dünyanın şu andaki hükmü, gidişatı benim bu dünyayı terk etmeme neden olmaktadır. Onun için Ben rabbin yanına gidiyorum... Bugünkü gidişatın olumsuz etkisi dünyanın reisi geldiğinde de devam edecektir. Beni bugün -öldürmek suretiyle- dünyadan dışarı atan kötü insanlar, o zaman da dünyanın reisini de dışarı atalar. Yani Mekke’den kovarlar.

Demek ki burada Hz. Peygamber (asm)'in Mekke’den Medine’ye yaptığı zorunlu hicrete de işaret edilmiştir.

Demek ki, Peygamberliğin ilk günlerinde Hristiyan bir din adamı olan Varaka b. Nevfel’in aynı konuya vurgu yapması tesadüfi değildir. O da İncil’den aldığı bilgilere dayanıyordu.

c) “Bununla beraber ben size hakikati söylüyorum; benim gitmem sizin için hayırlıdır, çünkü gitmezsem tesellici size gelmez; fakat gidersem onu size gönderirim. Ve o geldiği zaman günah için salah için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir; günah için; çünkü bana iman etmezler; salah için; çünkü babama gidiyorum ve artık beni göremezsiniz. Ve hüküm için; çünkü bu dünyanın reisine hükmedilmiştir. Şimdi size söyleyecek daha çok şeylerim var; fakat hakikat ruhu, gelince, size her hakikate yol gösterecek; zira kendiliğinden söylemeyecektir; fakat her ne işitirse söyleyecek ve gelecek işleri size bildirecektir. O beni taziz edecektir; çünkü benimkinden alacak ve size bildirecektir.” (Yohanna, 16/7-14)

Bu ayetlerde Hz. Muhammed’in bazı vasıfları açıkça anlatılmıştır:

1) “Çünkü gitmezsem tesellici size gelmez; fakat gidersem onu size gönderirim.” ifadesinde, Hz. Muhammed (asm)’in en meşhur vasfı olan “tesellici, alemlere rahmet” vasfına işaret edilmiş ve onun Hz. İsa’dan sonra geleceğine vurgu yapılmıştır.

2) “Dünyayı ilzam edecektir” ifadesi, başka hiç bir peygamberde ve hiçbir semavi kitapta olmayan Kur’an’ın “tehaddi/meydan okuma” özelliğine işaret edilmiştir.

Gerçekten on beş asırdan beri Kur’an’ın, “ insanlar tarafından bir tek suresine bile bir benzerinin yapılamayacağına, ortaya  getirilemeyeceğine” dair meydan okuması, hala yürürlüktedir. Ve bu ilan bütün insanları ilzam etmiştir.

3) “Ve o geldiği zaman günah için salah için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir; günah için; çünkü bana iman etmezler; salah için; çünkü babama gidiyorum ve artık beni göremezsiniz. Ve hüküm için; çünkü bu dünyanın reisine hükmedilmiştir.”

Burada dünyanın reisinin üç şey için geleceğine vurgu yapılmıştır:

Birincisi “günah”; ve bu şöyle açıklanmıştır: “Çünkü bana iman etmezler” Yani insanlar/Hristiyanlar bana (gerçek anlamda) iman etmedikleri için günah işlemişlerdir. O ise bu günahı ortadan kaldırmak için gelir. Yani, Teslis akidesiyle Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu söyleyen günahkârların bu yanlışlarını düzeltmek için gelir. Kur’an’da bu konuya ayırdığı ayetlerin varlığı bu yorumu pekiştirmektedir.

İkincisi: “salah” ve bu da şöyle açıklanmıştır: “Çünkü babama gidiyorum ve siz beni görmezsiniz.” Yani (yukarıdaki ayetlerde bildirildiği üzere), Hz.İsa’nın babasına gitmesinden sonra ancak Hz. Muhammed gelecek ve onun gelmesiyle de dinlere karıştırılmış yanlışlar düzeltilecek ve salaha kavuşturulacaktır. Kur’an’ın bir vasfı “Müheymin”dir. Bunun anlamı, “daha önceki semavi kitapları kontrol eden, doğrularını tasdik ve -insanlar tarafından karıştırılmış- yanlışlarını da düzelten kitap” demektir. İşte Kur’an’ın bu vasfı, Hz. Muhammed (asm)’in “salah”ı, doğruyu getiren, hataları ıslah eden zat olduğunu göstermektedir.

Üçüncüsü: “Ve hüküm için” denilmiş ve bu da “çünkü bu dünyanın reisine hükmedilmiştir” (yani, Allah tarafından dünyanın reisinin geleceğine dair hüküm/karar verilmiştir) ifadesiyle açıklanmıştır. Bu ifadeyle aynı zamanda, gelecek peygamber Hz. Muhammed (asm)’in yalnız Hz. İsa gibi ahlaki prensipleri değil, aynı zamanda şer’î “hükümler” ihtiva eden Kur’an gibi bir kitapla geleceğine ve en son vahiy olan Kur’an’ın -kendine has prensipleri yanında-hem İncil hem de Tevrat’ın ihtiva ettiği hakikatleri de içerdiğine işaret edilmiştir.

d) “Şimdi size söyleyecek daha çok şeylerim var; fakat hakikat ruhu, gelince, size her hakikate yol gösterecek; zira kendiliğinden söylemeyecektir; fakat her ne işitirse söyleyecek, ve gelecek işleri size bildirecektir” ifadelerinde şu noktalar ön plana çıkmıştır:

1) Dünyanın reisinin söz konusu edildiği ayet grubunda “hakikat ruhu” ifadesi dururken bunu şeytana yormak ilmen, mantıken ve aklen mümkün değildir.

2) Burada kavramlaştırılmış olan “hakikat ruhu” açıklanırken, “gelince, size her hakikate yol gösterecek; zira kendiliğinden söylemeyecektir, fakat her ne işitirse söyleyecek” ifadesine yer verilmiştir.

Bu ifadeler, Necm suresinde yer alan ayetlerle tamamen örtüşmektedir:

“O kendi heva ve hevesiyle konuşmuyor. O,(Kur’an) kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir.” (Necm, 53/3-4)

3) “ve gelecek işleri size bildirecektir” ifadesinde, açıkça Hz. İsa’dan sonra gelecek ve dünyanın reisi olacak olan Hz. Muhammed’in hem hadislerinde hem da Kur’an’daki ifadelerle gelecekten  gaybi haberler vereceğine  işaret edilmiştir.

Kur’an’da, Rum suresindeki “Rumların İranlılara galip geleceğini”, iki yıl önce inen Fetih suresinde Mekke’nin fethedileceğini” açıkça ifade eden ayetler gibi birçok ayet açık veya işari yolla gelecekten haber vermiştir.

Keza, Hz. Muhammed (asm), Müslümanlar tarafından, Kudüs’ün, Şam’ın, İstanbul’un fethedileceğine dair ifadeleri ve benzeri daha pek çok gaybi haberlere dair bilgiler hadis kaynaklarında on beş asırdır bilinmektedir.

İşte bu da, İncil’in bu ifadesinin Hz. Muhammed (asm) hakkında olduğunu göstermektedir.

Her vicdan sahibi bilir ki, Hz. İsa’dan sonra gelen ve işaret edilen bu vasıflara layık olan Hz. Muhammed (asm)’den başka hiçbir insan yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun