Tesettürlü giyinmek, örtünmek kemik erimesine yol açıyor mu?

Tesettürlü giyinmek, örtünmek kemik erimesine yol açıyor mu?
Tarih: 06.09.2006 - 18:36 | Güncelleme:

Soru Detayı

Tesettürlü olanların güneş görmediğinden D vitamini alamadığı, bunun da kemik erimesine yol açtığı iddia edilmektedir. Nasıl cevap verirsiniz?
1. Madem tesettür, hayati bakımından önemli olan D vitamininin kadınlar tarafından alınmasına engel oluyor ve eksikliği hastalıklara sebebiyet veriyor, Allah’ın hikmeti neden böyle bir emre izin vermiştir? Sıhhat için zararlı olduğu iddia edilen tesettür neden Allah tarafından kullarına emredilmiştir?
2. D vitamin üretimi için UV-B ışınlarına ihtiyacımız var. Pencere kenarında oturma ile elde edilemeyen bu vitamin nasıl elde edilir? Tesettüre giren bir bayan bunu nasıl elde edecek
3. İslam, Müslümanlar tarafından insanlık için hayatın en mükemmel bir yolu olarak görülüyor. Ancak eğer İslam Allah tarafından gönderilmiş olsaydı ve kadınların tesettüre girmesini emretmiş olsaydı mantıkî olarak insanların vücutlarını güneşe maruz bırakmalarını sağlayarak D vitamini alabilecek yapıda yaratmazdı.
4. Tesettür obezite ile ilişkilendirilmiş. İslam-i kıyafetlerin spor yapmayı zor veya imkânsız hale getirebileceği söyleniyor. Tesettürlü kadınların spor yapmalarının zor olacağı iddia ediliyor ve kiloların burka ile kapatılıp obezite probleminin üzerine gidilemeyeceği ve çözümlenemeyeceği söylenmiş. Obezite probleminin İslam kıyafetle üzerinin kapatıldığı ve gelişmiş ülkelere kıyasla İslam coğrafyasında daha fazla obez insanın bulunduğu iddia edilmiş. Bunun açıklaması var mı? 
5. D vitamini alımı hayati derecede önemli bir konudur. İslam-i emirlerin modern bilimsel bilgiyle çelişmesini önlemek için tatmin edici bir açıklama yok mudur? İslam bilim ile uyumlu olsaydı Kuran'da veya hadis literatüründe bu konuya bir açıklık getirilmiş oldurdu veya az çok bahsedilmiş olurdu, fakat yok! Neden Yok?
6. İslam’ın fıtrat ile uyuştuğu söyleniyor. Ancak insanı kalıba sokan hatta kısıtlayan bu elbise biçimleri kadında ki (insanda ki) bu doğal fonksiyonların çalışmasına set çekiyor. Algılarını köreltiyor. Bunu nasıl açılarsınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kemik erimesinin oluşmaması için; bir cildin, haftada iki gün yarımşar saat el ayası büyüklüğünde güneş görmesi yeterlidir. Vücudun herhangi bir parçası güneşi görebilir. Yüz olabilir, eller ve ayak olabilir. Başını örten kişilerin yüzü ve ellerinin açık olması, kemik erimesini engellemeye yeterlidir.

Kemik erimesi, insan hayatının tabii bir sürecidir.. İlaç firmaları, kemik erimesini özellikle abartıyorlar!.. Çünkü, ortada büyük bir pazar var ve bu pazarda büyük paralar dönüyor!.. Medya da, maalesef buna alet oluyor!..

Ama, asıl sorulması gereken soru şu:

Kemik erimesi olayını öne çıkaran medya; insanların çıplak olmasından dolayı oluşan cilt kanserleri hakkında niye yayın yapmıyor? Evet, niye yayın yapmıyorlar?..

Şimdi sorulara tek tek cevap vermeye çalışalım:

Soru 1: Madem tesettür, hayati bakımından önemli olan D vitamininin kadınlar tarafından alınmasına engel oluyor ve eksikliği hastalıklara sebebiyet veriyor, Allah’ın hikmeti neden böyle bir emre izin vermiştir? Sıhhat için zararlı olduğu iddia edilen tesettür neden Allah tarafından kullarına emredilmiştir?

Cevap: Tesettür, hayati bakımından önemli olan D vitamininin kadınlar tarafından alınmasına engel oluyor iddiası, güneşe çıkmayan ve sürekli kapalı ortamlarda çalışan erkekler için de geçerlidir.

D vitamini eksikliği son yılların konusudur. Geçmiş yıllarda bütün insanlar geçimlerini sağlamak üzere sürekli güneşli ortamlarda çalışmışlardır.

Dolayısı ile o yıllarda toplumlar için D vitamin eksikliği söz konusu değildi.

Günümüzde ise modern ve kalabalık şehir hayatının getirdiği hayat tarzından dolayı insanlar daha az güneş enerjisi alabilmektedirler. Bu durum Avrupa ülkelerinde daha fazladır.

Dolayısı ile, D vitamini eksikliğini sadece tesettüre bağlamak doğru değildir. Eğer öyle olsaydı geçmiş yıllarda ve günümüzde İslam toplumundaki kadınların çoğunun sakat olması gerekirdi.

Soru 2: D vitamin üretimi için UV-B ışınlarına ihtiyacımız var. Pencere kenarında oturma ile elde edilemeyen bu vitamin nasıl elde edilir? Tesettüre giren bir bayan bunu nasıl elde edecek?

Cevap: D vitamin sentezi için, Avrupalıların yaptığı gibi nerdeyse üryan olarak güneşe çıkmaya gerek yoktur. İnsanın el ve yüzünün gördüğü güneş miktarı bile D vitamini sentezi için yeterlidir. Bu konuda çok az bilgilendirme yapılsa herkes rahatlıkla yeterli D vitamini alabilir.

Tesettürlü bayan evinin penceresinden elini uzatıp biraz güneş alsa yeterli olur.

Çünkü, D vitaminin fazlasına gerek yoktur. İhtiyaç duyulduğu kadar vücut tarafından sentezlenir ve kullanılır. Fazlası toksiktir, zararlıdır . Hatta eksikliğinden fazla hatalıklara sebep olur. En önemlisi aşırı kırılgan kemiklerdir.

Ayrıca, baş ağrısı, zayıflık, bulantı, kusma, kabızlık, böbrek taşı gibi birçok sağlık problemlerine sebep olur.

Soru 3: İslam, Müslümanlar tarafından insanlık için hayatın en mükemmel bir yolu olarak görülüyor. Ancak eğer İslam Allah tarafından gönderilmiş olsaydı ve kadınların tesettüre girmesini emretmiş olsaydı mantıkî olarak insanların vücutlarını güneşe maruz bırakmalarını sağlayarak D vitamini alabilecek yapıda yaratmazdı.

Cevap: Bu sorunun cevabı yukarıda verildi.

D vitamin sentezi için çok az güneş enerjisi yeterlidir. Bunu da zaten her insan az çok alıyordur. 

Bahsi geçen bilim çalışmalarından bir sonuca varabilmek için  çok geniş toplumlar üzerinde karşılaştırmalı çalışma yapılmalıydı.

Mesela, sürekli elektrik enerjisi ile aydınlatılan AVM’lerde çalışan kişiler, özellikle kısa kış günlerinde hiç güneş yüzü görmüyor. Belki de bu kişilerde D vitamin düzeyi tesettürlü kadınlardan çok daha düşüktür. O zaman AVM’leri kapatmak mı gerekir?

Dolayısı ile bu konuda yapılan çalışmaların sağlıklı olduğuna inanmıyoruz.

Öte yandan, İslam dini ve insanlık açısından tesettürün bir  de aksini düşünelim: Tesettürsüzlüğün, açık saçıklığın, getirdiği ahlaki çöküntü (ki Avrupalılar bile bundan şikayetçidir. Neredeyse nesilleri tükenmek üzeredir) beraberinde telafisi çok zor sıkıntıları meydana getirmiştir.

Güneş enerjisi alalım diye sahillerde üryan dolaşanlar hangi sağlıktan bahsedebilirler.

Tesettürün manevi yönünün hastalıklarla ilişkisi

İnanarak tesettüre giren bir kadın dininin emirlerini yerine getirdiği için ve başka rahatsız edici durumlardan korunduğu için huzur içinde olur. Bu manevi yapı insanlarda serbest radikal denilen zararlı moleküllerin üretilmesini engeller. Çünkü, huzursuzluk ve sıkıntı serbest radikallerin çok önemli bir kaynağıdır.

Serbest radikaller de başta yaşlanma olmak üzere, kalp-damar hastalıkları, şeker, kanser gibi birçok hastalığın sebebidirler.

 Soru 4Tesettür obezite ile ilişkilendirilmiş. İslam-i kıyafetlerin spor yapmayı zor veya imkânsız hale getirebileceği söyleniyor. Tesettürlü kadınların spor yapmalarının zor olacağı iddia ediliyor ve kiloların burka ile kapatılıp obezite probleminin üzerine gidilemeyeceği ve çözümlenemeyeceği söylenmiş. Obezite probleminin İslam kıyafetle üzerinin kapatıldığı ve gelişmiş ülkelere kıyasla İslam coğrafyasında daha fazla obez insanın bulunduğu iddia edilmiş. Bunun açıklaması var mı? 

Cevap: Bu çok saçma, hatta aptalca bir iddiadır. Herkes biliyor ki, günümüzde obezite gelişmiş ülkelerin, özellikle Amerika ve Avrupa’nın en başta gelen sağlık problemidir. Bu da tamamen aşırı beslenme ile ilgilidir.

Bahse konu bazı Müslüman Arap ülkelindeki obezite de tamamen zenginliğin getirdiği aşırı beslenme sonucudur. Tesettürle hiçbir ilgisi yoktur. İyi beslenemeyen bir kadın isterse mumya gibi örtünsün yine de obez olmaz. İyi beslenmeyip spor yapılmazsa da kilo alamaz.

Soru 5: D vitamini alımı hayati derecede önemli bir konudur. İslam-i emirlerin modern bilimsel bilgiyle çelişmesini önlemek için tatmin edici bir açıklama yok mudur? İslam bilim ile uyumlu olsaydı Kuran'da veya hadis literatüründe bu konuya bir açıklık getirilmiş oldurdu veya az çok bahsedilmiş olurdu, fakat yok! Neden Yok?

Cevap: İslam dini veya Kur’an bir tıp kitabı değildir. Allah insana bilimsel gelişmeleri sağlamak üzere akıl vermiş. Dolayısı ile, bugünkü bilimsel gelişmeler Allah’ın bir lütfudur.

İnsanların görevi Allah’ın verdiği bu akıl nimetini kullanarak maddi ve manevi hayatlarını daha rahat yürütmektir. İnsanları hayvanlardan ayıran özellik de budur.

Eskiden insanlar ağrı kesici ve antibiyotik de bilmiyordu. Aklı kullanarak araştırıp buldular.

Aynı şey D vitamini ve diğer vitaminler için de geçerlidir. Yeni bilimsel gelişmeler ışığında sağlığımız için gerekli olan tedbirleri almak insan olmanın gereğidir. Bunun zaten İslam dini de emrediyor.

Tarihte İslam toplumunda D vitamini eksikliği ile ilgili bilinen bir sıkıntı yaşanmamıştır. Günümüzde ise yukarıda belirttiğim gibi D vitamini eksikliği bütün toplumların, hayat tarzı icabı güneşle az temas eden bütün insanların bir problemidir.

Çok az bir bilinçlenme ile, açılıp saçılmadan, insanlıktan çıkmadan ve az bir güneş enerjisi ile bu problem halledilebilir. Kişilerin sadece el ve yüzlerinin güneş görmesi bile D vitamin eksikliğini önleme açısından yeterlidir.

Tekrar edelim, D vitamini eksikliği günümüz modern toplumunun bir  problemidir. Geçmişte insanlar geçimlerini sağlamak için sürekli güneşli ortamda çalışmışlardır. Günümüzdeki problem ise kalabalık şehir hayatının, kapalı alışveriş merkezlerinin ve tabii hayatın azalmasının sonucudur.

Soru 6: İslam’ın fıtrat ile uyuştuğu söyleniyor. Ancak insanı kalıba sokan hatta kısıtlayan bu elbise biçimleri kadında ki (insanda ki) bu doğal fonksiyonların çalışmasına set çekiyor. Algılarını köreltiyor. Bunu nasıl açılarsınız?

Cevap: Tesettürün binlerce faydası vardır. En önemlisi manevi yapının tatminidir ki o da sağlıklı ruhi yapıdır.

Bilinmelidir ki, günümüz toplumunda giderek tüketimi artan ilaçların başında ruh sağlığı ilaçları gelmektedir.

Tesettürün insanı kalıba sokan hatta kısıtlayan bu elbise biçimi olduğunu söylemek çok aptalca bir iddiadır. Erkekler bile ütülü takım elbise, boğazı sıkan kravatla dolaşmaktadırlar. Elbisenin ütüsü bozulmasın diye de neredeyse robot gibi dolaşıyorlar. O zaman erkelerde mi baldır bacak çıplak dolaşsınlar?

Yine, yarı çıplak giyinen kadınlar orası burası görünmesin diye otururken bile rahat oturamıyorlar.

Özetle tesettür, zincirle bağlanmak demek değildir. Tesettürlü kadınlar da bunun farkındadırlar. Biraz zorluğu varsa da binlerce faydası vardır. Oruç tutmak, namaz kılmak gibi.

Eğer her şeye maddi gözle bakarsak oruç tutmak ve namaz kılmak da çok zor gelir.

Aynı şekilde hacca gitmek ve kurban kesmek de fuzuli bir masraf olur.

Hâlbuki bu ibadetlerin gerek dünyevi gerekse uhrevi faydaları saymakla bitmez. 

Aynı şekilde tesettür de bir ibadettir. İbadetin ne olduğunu bilmeyenler için tabii ki tesettür gereksiz olur.

Prof. Dr. İdris MEHMETOĞLU
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi
Biyokimya ABD (E) Öğretim üyesi. Konya.

Not: D vitaminini bahane edilerek İslamiyet’e itiraz edenlere, Wikilslam’ın web sayfasında, 28 Şubat 2016 tarihinde yazılmış "Health Effects of Islamic Dress’’ isimli yazının tercümesi buna en güzel bir cevaptır.

D VİTAMİNİ

D vitamini yağda eriyen bir vitamindir. Aktif formu böbreklerde sentezlenir. D vitamini kaynakları: Balık yağı, yumurta sarısı, D vitamininden zenginleştirilmiş süt ve tahıllar. Günlük alınacak D vitamini ihtiyacı 50 yaşına kadar olan insanlarda otalama 400 ünite, 70 yaşından sonraki insanlar için ortalama 700 ünite civarındadır.

Vitamin D yağda eriyebilen bir steroiddir. Vitamin D3 (kolakasiferol) güneşin ultraviole ışınları etkisiyle derideki 7-dehidrokolesterol’dan oluşur. Yani vitamin D güneşin 294-310 nm dalga boyundaki ultraviole B ışınlarıyla deride (cild) sentezlenir. Vitamin D2 ise bitki sterolüergosterolünirradiasyonu ile sentez edilir.

Dünyanın kuzey yarı küresindeki bölgelerde yani 42°enlem’in üzerindeki ülkelerde özellikle kışın güneş ışınları yatık geldiğinden D vitamini sentezi çok azalır veya yapılmaz. Ayrıca pencere camı, gündüzün havanın bulutlu olması ve şehirlerde kirli havanın içinden geçen güneş ışığı vitamin yapımı için yeterli mor ötesi ışık miktarı sağlamaz. Dolasıyla bu ülkelerde yaşayan insanlarda D vitamini eksikliği gelişir.

D vitamin eksikliği yetişkin insanlarda osteomalazi (kemiklerin yumuşaması, kemik ağrıları) denen kemik hastalığına, çocuklarda ise rikets (raşitizm= kemiklerde şekil bozukluğu) denilen kemik hastalığına yol açar. Sağlıklı kemik yapısı için D vitamini gereklidir.

Fransa, İtalya’nın kuzeyi, Yugoslavya ve Bulgaristan’ın kuzey kısımları, Romanya, Macaristan, Rusya, Avusturya, Almanya, Hollanda, Çekoslovakya, Polonya, İsviçre, Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, İngiltere, Çin’in kuzeyi, Kanada vb. gibi 42° enlemin üstünde yani Kuzey Kutbuna yakın ülkelerde yaşayan insanlar Ekim ayının başından Mart ayının sonuna kadar olan zamanda, güneş ışığı yeterli miktarda ultraviole B ihtiva etmez.

Dolasıyla burada yaşayan insanların derileri yeterli miktarda D vitamini sentezleyemez. Anadolu’da sadece Sinop’un az bir kısmı 42°enlem’in üzerinde yer alır. Vatanımızın çok büyük bir kısmı 42°’nin altında ekvator’a yakın bölgededir.

Ekvator ve Ekvator’a yakın bölgelerde güneş ışınları daha dik olarak yeryüzüne gelmektedir. 42◦Enlem’den kuzey kutbuna doğru olan ülkelerdeki insanlarda -eğer ilave D vitamini almazlarsa- güneş ışınları çok eğik geldiğinden bu insanlarda D vitamini eksikliği gelişir.

Mesela İngiltere’deki, 4 sağlık kuruluşundan biri olan NationalHealth Service (www.nhs.uk) 25-11-2015’te yayınladığı makalede; D vitamini hakkında geniş bilgi vermiş. İngiliz vatandaşlarının D vitamini ihtiyacını nasıl karşılayacağını, ne kadar güneş ışığında kalacakları, bebek, çocuk, yetişkin insan, kadın, yaşlı kimselerin alacakları D vitamini miktarı ve diğer hususları gayet açık bir şekilde rapor etmişlerdir. İngiltere’de Mart ayı sonundan Eylül ayı başına kadar olan sürede gündüz öğle vakti ( saat 11.00-15.00 arası) eller dirseklere kadar açık ve ayaklar direkt olarak 10-15 dakika güneşe maruz bırakırlarsa; bu süre beyaz tenli insanlarda gerekli D vitamini sentezi için yeterlidir, diye rapor etmişlerdir. Kış aylarında (Ekim-Mart sonu) ilave D vitamini alınmasını tavsiye etmişlerdir.

İngiltere, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler süt ürünlerine ve bazı yiyeceklere, D vitamini katarak D vitaminden zengin gıdalar oluşturmuşlardır ve bunların üzerindeki etiketlerde ne kadar D vitamini olduğunu belirtmişlerdir. Bulutlu coğrafyada yaşayanlar, yeterince güneşe çıkamayanlar, devamlı evde oturanlar, yeterince yağ tüketmeyenler veya güneşe çıktığı halde vücudun her tarafını örten insanlar, ayrıca bazı ilaçları alan şahıslarda, D vitamini eksikliği daha sık görülmektedir. Böyle insanlar günde 10-15 dakika bahçelerinde veya odada pencerelerini açarak el, ayak yüzlerini direkt güneşe maruz bırakmakla, güneşe perdesiz direkt göstermekle yeterli miktarda D vitamini almış olurlar ve derilerinde yeterli miktarda D vitamini sentezlenmiş olur. Buna göre el ve yüzleri açık olarak güneşte gezen insanlar yeterli miktarda D vitamini almış olurlar.

Koyu tenli ve siyah tenli insanların ise günde 15 dakikadan fazla güneşe maruz kalmaları gereklidir.

65 yaşından daha yaşlı insanlar 15 dakikadan fazla güneşe maruz kalmalıdırlar. Çünkü, günlük alınacak D vitamini ihtiyacı 50 yaşına kadar olan insanlarda otalama 400 ünite iken, 70 yaşından sonraki insanlar için ortalama 700 ünite civarındadır.

Bebek ve çocuklar ise; 6 aylıktan küçük çocuklar direkt kuvvetli güneş ışığında tutulmamalıdırlar. Mart- Ekim ayları arasında uygun elbise giydirilerek saat 11.00-15.00 arası gölgede tutulmalıdırlar.

Fazla güneş ışığına maruz kalan insanlarda cilt kanseri riski arttığından dolayı özellikle ekvator’a yakın bölgelerde haftada 2 gün ortalama 15 dakika güneşlenmek yeterlidir diyen yazarlar da vardır.

Bilim insanları güneş ışığında ortalama 15 dakika durmak, D vitamini sentezi için yeterli demişler. Ancak deri üzerine güneş kremi sürmeden ortalama 15 dakika güneşte kalmak gerekir diye belirtmişlerdir. Çünkü güneş kremi cilde sürüldüğünde D vitamini sentezi çok azalıyor diye rapor etmişlerdir.

Vücuda gereken D vitamini çok az miktardadır. D vitamini International Unite (IU) diye özel bir birimle ölçülür. Bir mikrogram (1 gramın milyonda biri) D vitamini= 40 IU D vitamindir. Çeşitli ülkelerde günlük D vitamini ihtiyacı için listeler hazırlanmıştır.

Bir yaşına kadar olan çocuklarda günlük D vitamini ihtiyacı 5 mikrogram yani 200 ünitedir.1-18 yaş arası günlük D vitamini ihtiyacı yine 200 IU’dır.18-50 yaş arası insanların günlük D vitamini ihtiyacı 200-400 ünitedir.51 yaşın, bazı yazarlara göre 65 yaşın üstündeki insanların ihtiyacı artar ve günlük D vitamini ihtiyacı ortalama 600 IU olur. Hamile annelerde ve emziren annelerde 600 IU D vitamini almalıdır.

Yukarıda da belirtildiği gibi bu D vitamininin büyük çoğunluğu güneşe maruz kalmakla temin edilir. Çünkü ton balığının 100 gramında yaklaşık 200 IU D vitamini bulunur. Yağsız ton balığında bu miktar yarıya inmektedir.

Sardalye balığının 100 gramında 120 IU D vitamini bulunur. Hamsinin 100 gramında 40 ünite kadar D vitamini bulunur. Bir büyük yumurtada yaklaşık 25 IU D vitamini vardır. Süt ve ayranın 100 ml’sinde 40 ünite  D vitamini bulunur. Peynir ve yoğurtta da D vitamini sütteki kadar bulunur. Ayrıca kırmızı ette de D vitamini vardır.

D vitamininin temel görevi vücutta Kalsiyum’un bağırsaktan emilmesine yardımcı olmaktır ve buna bağlı olarak kemik gelişiminde önemli bir rolü vardır. Özellikle kemik gelişiminin devam ettiği büyüme döneminde yeterli D vitamini almak büyümenin yavaşlamaması ve kemik dokusu üretimi açısından çok önemlidir.

D vitamini bulunan besinleri tüketmek dışında, yeterli oranda D vitamini için gün ışığından faydalanılmalıdır. Çünkü insan vücudu güneş ışığını kullanarak D vitamini üretme yeteneğine sahiptir.

Yukarıda da belirtildiği gibi bulutsuz bir günde güneş kremi sürmeden güneşe çıkıp 10-15 dk boyunca güneş ışığı almak vücudun ihtiyaç duyduğu D vitamini büyük oranda karşılamaya yeter. Tabii ne kadar güneşte kalınması kişinin cilt rengine ve günün saatine bağlı olarak birkaç dakikalık farklılıklar gösterebilir. Ancak, güneş D vitamini için en önemli kaynaktır.

Fazla D vitamini almak zararlıdır. Gıdalar yoluyla günlük önerilen miktarın çok üzerine çıkmak pek mümkün olmasa da D vitamini takviyesi kullanan şahısların dikkatli olmaları gerekir. Fazla D vitamini de vücuda zarar verir. Birçok hastalığa yol açar. Sonuç olarak; D vitamini özellikle kalsiyum ile birlikte çalışarak kemik sağlığının korunması açısından önemlidir. Diğer vitaminlerden farkı, vücudun bu vitamini güneş ışığında deride üretebilmesidir.

Eskiden insanlar ulaşımı yaya olarak, atla veya atın çektiği arabalarla veya öküzlerin çektiği arabalarla yapıyorlardı. Ayrıca kış aylarında yaşlılar, Norveç’ten gelen balık yağını içiyorlardı. Çoğu insan tarlada açık havada çalışıyordu. Şimdi çoğu insan büro memurluğu yapıyor, yolculukta ise camı kapalı otomobiller kullanılıyor.Günümüzde  bu yüzden belki daha çok insanda D vitamini eksikliği görülüyor.

Kimler ilave D vitamini kullanmalı?

  • Bir yaşın altındaki bütün bebekler.
  • 1-4 yaş arası çocuklar.
  • Çoğu vaktini kapalı mekanlarda geçiren insanlar.
  • Bakım evinde yatan şahıslar ve burada çalışan elemanlar.
  • Bütün vücudunu örten insanlar.
  • Herhangi bir hastalığı için devamlı ilaç kullanan insanlar (Yalnız bütün ilaçlar değil, bazı ilaçlar D vitamini eksikliği yapar. Bu yüzden devamlı ilaç kullanan insanlar bu ilaçlarını doktora gösterdikten sonra doktor tavsiyesiyle ilave D vitamini almalıdırlar.)
  • Hamile veya emziren kadınlara günde 5-10 mikrogram D vitamini ilavesi tavsiye edilmektedir. Bu ilave D vitamini, kış aylarında verilmeli. Yaz aylarında güneş ışığından faydalanılmalıdır. Özetle yeterli D vitamini almak için günde 15 dakika veya haftada 2 defa yarım saat güneşte kalmak yeterlidir.

Çocuk Endokrinoloji uzmanları, çoğunlukla çocukların dışarda güneşte oynamalarını tavsiye etmekte, zaruret olmadan D vitamini vermemektedirler.

Bazı yazarlar D vitamini ve ilgili tahlilleri yaptırdıktan sonra gerekirse D vitamini takviyesi öneriyorlar. Böylece vücudun ihtiyacı ne kadarsa o kadar D vitamini alınmalıdır. Az alım zararlı olduğu gibi çok D vitamini almakta zararlıdır. Çünkü insan vücudu çok dengeli yaratılmıştır.

İnsanın hayaline D vitamini vücut için bu kadar gerekli o zaman, Kur’an-ı Kerim bundan niçin bahsetmiyor diye bir soru gelebilir.

Kur’an-ı Kerim insanların hem dünya hem ahiret saadet ve mutluluklarını temin etmek için gönderilmiştir. Her şeye değeri nispetinde yer verir, bahseder ama herkes her konuyu her şeyi içinde göremez.

Bediüzzaman Hazretleri Sözler kitabında 20. Sözün ikinci makamında bu konuyu güzelce, anlaşılır bir şekilde açıklamıştır.

Bir insanın 3 gözü olsa olmaz, bir gözü de olsa olmaz. Üç kolu olsa da olmaz, bir kolu olsa da olmaz. Üç ayağı olsa da hastalık, bir ayağı olsa da hastalık. İslamiyet’te sağlığı korumak vaciptir. Kur’an-ı Kerim’ de ( Rahman Süresi 55/7,8,9) 4 defa 4 mertebede “ölçüye” işaret etmesi çok manidardır. Çünkü insan vücudunda milyonlarca kimyevi reaksiyon çok titiz bir ölçü içinde cereyan etmektedir. Biz, gözlük, eldiven, ayakkabı, çorap vb. ihtiyaçlarımızı çarşıdan alıyoruz, ama insan gözü, kulağı, insan eli veya ayağı satan dükkan, AVM yok.

Bunları bize Allah (c.c.) veriyor. Göz vermiş, ışık olmasa göz neye yarar?

Gözün görmesi içinde güneşi vermiş. Mide vermiş, bunun içinde, binlerce çeşit leziz yiyecekler yaratıyor.

Allah (c.c) kelamı olan Kur’an-ı Kerim, hem geçmişi hem günümüzü hem de geleceğimizi, hem öldükten sonra nereye nasıl gideceğimizi bize bildiriyor, bizi aydınlatıyor.

Kur’an-ı KerimAraf Süresi’nde (7/31) Mealen ….. “yiyin, için fakat israf etmeyin.” diye buyrulmuştur. Yani helal olan yiyecekler, içeceklerden her çeşit sebze, meyve ve yiyecekler yenilince vücuda gerekli olan; vitamin, mineral, yağ, karbonhidrat ve proteinler vb. gıdalar alınır. Vücut için az yemekte zararlı, çok yemek te zararlıdır. Kur’an-ı Kerim vasat yolu tavsiye etmektedir.

Ayrıca karar (normal) yeme ve içme ile ilgili hadislerde mevcuttur. Böylece vücudumuza lazım olan her şeyi almış oluruz.

Faydalanılan Kaynaklar:

  1. Harper’slllustratedBiochemistry. 30.th Edition. McGrawHillEducation (2015) page:551-553
  2. LehningerBiokimya’nın İlkeleri.Beşinci Baskı’dan Çeviri. Çeviri Editörü Y. Murat Elçin. Palme Yayıncılık Ankara,(2013) sayfa:360
  3. Kayaalp. Akılcıl Tedavi yönünden Tıbbi Farmakoloji. 2. Cilt 13. Baskı. Pelikan Yayıncılık- Ankara.(2012)Sayfa : 1169-1176
  4. ShereenJegtvig. How muchSunExposure Do I Needfor Vitamin D? About.Com .GuideUpdated.October 06, 2011
  5. www.nhs.uk(rapor İngilizce) (25-11.2015-25-11-2018)
  6. Dvitamini Güneş IşınlarıUVB  ve kanser Doç.Dr. Murat Gültekin. Uzm. Dr. Ezgi Hacikamiloğlu. Kanser .gov.tr/dosya/bilgi- dökümanlari/ vitamin D Rapor.docx.pd
  7. TheMerck Manual of Diagonsisand Therapy.19th. Edition MerckSharp&DohmeCorp. WhitehouseStations,NJ(2011) pages:27-29, 41-43, 838-843
  8. Nelson Essentials of Pediatrics 5 th. Edition.ElsevierSaunders. Philadepia.(2006). Pages:151-152
  9. Harrison’sPrinciples of InternalMedicine. McGraw-HillMedical Publishing Division. NewYork 16 th. Edition. (2005). Pages:2246-2249-2265

Prof. Dr. Mehmet Gündoğdu
Atatürk Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Erzurum

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

esraazra

teşekkürler verdiğiniz değerli bilgiler için.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun