Yahudi - Filistin savaşı, Filistin zulüm mü yapıyor?

Tarih: 07.10.2023 - 20:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Filistin - İsrail savaşından haberiniz vardır, bu konu hakkında birkaç sorum olacak:
1) Savaşta sivil kadın çocuk öldürülür mü? Çünkü bazı Filistin askerlerini gördüm sivilleri öldürüyorlardı, bunun dinde yeri var mı? Zulüm değil mi? Arabaların önünü kesip insanları kurşuna diziyorlardı, zülüm değil mi bu?
2) Eğer kadın çocuk öldürmek caiz değilse, biz onların yanında olup teröre destek vermiş olmaz mıyız? Tabi Yahudilerin de ne kadar zalim olduklarını görüyoruz ama zulme zulümle karşılık vermek doğru mu?
3) Filistin İsrail'i bombalıyor o bombalardan biri çocuk kadının ölümüne yol açarsa bu günah olmaz mı?
4) Filistin askerleri, bir Yahudi kadın askerin giysilerini çıkarıp esir almışlardı bu doğru hareket mi?
5) Hamas hakkında ne düşünüyorsunuz, gerçekten de İslam adına savaşan mı, yoksa terör örgütü mü?
6) Bazıları İsrail'i destekliyor, İsrail'i destekleyen dinden çıkar mı?
7) Eğer Hamas terör örgütü ise her iki taraf zalim olmuyor mu? Hiçbirini desteklemezsek caiz olur mu?
8) Kadın, çocuk esir alınır mı? Bu savaşta Filistin’in yanındayım ama bu olaylar kafamı karıştırdı biraz.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

HAMAS terör örgütü değildir.

Savaşta olmaması gereken şeyleri askerler yıllardır gördükleri dayanılamaz zulüm ve hasıl olan intikam duygusu yüzünden çizgiyi aşarak yapıyorlar, bunlara teşkilatın hâkim olması mümkün olmuyor.

Siyonistleri bir müminin desteklemesi mümkün değildir; saçma da olsa bir yorumla bunu yapıyorsa büyük günah işlemiş olur ama dinden çıkmaz.

İsrail zulmüne karşı, yıllardır bekledikleri halde adil bir çözüm gerçekleşmediği ve BM kararlarının da uygulanmadığını gören ve başka çarelerinin kalmadığını düşünen Filistin tarafı böyle bir hamleyi zaruret olarak kabul ediyor; davalarına destek vermek gerekir.

Ayrıca, haklı davasında hata eden bazı Filistinli kardeşlerimizin bu hataları onları günahkar eder, ama İsrail zulmünü haklı göstermez.

Diğer taraftan, bu tür konularda her Müslüman, bulunduğu İslam Devletinin verdiği karara uygun hareket etmeli ve başka yönlendirmelere uymamalıdır.

Bu kısa bilgiden sonra, soruları İslam hukukundaki ilkeler doğrultusunda kısaca cevaplamaya çalışacağız.

Cevap 1:

İslam’da savaş ahlakı olarak kadın, çocuk, yaşlı ve ibadetle meşgul olan kimselere asla karışılmaz.

Hz. Enes’in bildirdiğine göre Resulullah (asm) -savaşa giden askerlerine hitaben- şöyle buyurdu:

“Allah’ın adıyla, Allah’ın inayetiyle ve Resulullah’ın dini üzere (cihad etmek üzere) yürüyün. Sakın pirifani yaşlıları, çocukları, kadınları öldürmeyin. Ganimetten bir şey çalmayın, ganimetlerinizi toplayıp uygun bir şekilde muhafaza edin. İyi davranış sergileyin, şüphesiz Allah iyi, güzel davrananları sever.”(1)

Bu hadislere dayanan dört mezhebin ittifakıyla -bizzat savaşa katılmayan- kâfirlerin kadın ve çocuklarının öldürülmesi caiz değildir.(2)

Cevap 2:

Bununla beraber, fiilen savaşa katılan kadın savaşçıların da öldürülmesini caiz gören İslam âlimleri vardır. İmam Şafiî ve Hanefi uleması: “Kadın savaşçı (olarak askerlere karışmış) ise, öldürülmeleri câizdir.” demişlerdir.(3)

İslam âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre “Kâfir bir kimse, savaşçı olmadıkça sadece küfrü savaş sebebi olmadığı gibi, öldürmeyi de gerektirmez. Düşmanı öldürmekten maksat onların savaş gücünü kırmaktır. Yoksa küfür sebebiyle öldürmek gerekmez.”

İşte İslam’dan bu dersi alan âlimlere göre kadın, çocuk, ihtiyar, sırf ibadetle meşgul olanlar gibi savaşamayanları ve çiftçi, işçi gibi savaşa girmeyenler öldürülmez.(4)

Hz. Ebu Bekir (ra) (ö. 634), Yezid bin Ebu Sufyan’ı komutan olarak sefere gönderirken yaptığı on tavsiyeden biri de din adamları ile ilgilidir:

“Manastırlarda kendilerini Allah’a ibadete verdiklerini düşünen kimselerle karşılaşacaksın. Onlara dokunma, meşgaleleri ile baş başa bırak.”(5)

Kâfir bir Yahudi veya Hristiyan bir kadınla evlenmek caizdir. Koca elbette karısını sever onu destekler. Fakat onun küfrüne, zulmüne taraftar olmamalıdır. Bunun gibi, insanların Hamas’ın -şayet varsa- zulmüne taraftar olmaması gerekir. Fakat bu onların haklı davalarını desteklemeye engel değildir.

Burada şu Kur’anî ve Nurani prensibi unutmamak gerekir:

Adalet-i mahzayı ifade eden وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرَى (hiç kimse başkasının suçundan dolayı sorumlu tutulamaz / dolayısıyla insandaki hiçbir masum sıfat da onun cani sıfatları yüzünden mahkûm edilemez, manasına gelen ayetin) sırrına göre; bir müminde bulunan cani bir sıfat yüzünden sair masum sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adavet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu ve bahusus bir müminin fena bir sıfatından darılıp küsüp, o müminin akrabasına adavetini teşmil etmek, اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَظَلُومٌ sîga-i mübalağa ile gayet azîm bir zulüm ettiğini, hakikat ve şeriat ve hikmet-i İslâmiye sana ihtar ettiği halde; nasıl kendini haklı bulursun, "Benim hakkım var." dersin?”(6)

Cevap 3:

Düşmanın yanında olan masum insanları doğrudan hedef almadığınız sürece, kasti olmaksızın onların ölmelerine sebep olmak haram değildir. Hatta kâfir düşmanın kalesinde masum bir mümin dahi bulunsa, savaşı kazanmak için o kaleye saldırmak caizdir ve müminin, çocuğun, kadının ölmesinden ötürü sorumluluk söz konusu değildir.

Kaldı ki, HAMAS liderlerinin bildirdiğine göre, Hz. Peygamber'in (asm) emirlerini icra eden Filistinliler, bilerek hiçbir İsrail kadını ve çocuklarını öldürmemişler. Yalnız kendi esirlerini takas etmek için bunları esir almışlar.

Cevap 4:

Bu doğru değildir. Fakat bu asker kadının öldürülmesinde hiçbir dini sakınca yoktur. Çünkü savaşçı bir askerdir.

Cevap 5:

Biz Hamas’ın Müslüman, dinini ve vatanını samimi olarak savunan bir kahraman ordu olduğuna inanıyoruz, onun bir terör örgütü olmadığını iman şuuru ve vicdanın derin feraseti ve aklıselimin sağlam basireti ile yakından biliriz. İnsanların ismini değiştirmesiyle müsemma asla değişmez. Mesela, “İsrail çok âdil ve demokrat bir devlettir.” deseniz de gerçekte onun zâlim, müstevli ve terörist kimliğini değiştiremez. Vatanını dinini, namus ve haysiyetini savunan Hamas gibi bir teşkilata “terörist” demekle de gerçekten terörist olmaz.

Cevap 6:

İsrail’i pis bir dünya menfaati için destekleyen fasık olur, zâlim olur, ancak dinden çıkmaz, ancak Yahudilik dini için onları destekleyen olursa, o zaman dinden çıkar.

Cevap 7:

Şuurlu bir mümine göre Hamas zâlim bir terör örgütü değil, vatanı elinden alınmış, Mescid-i Aksa gibi kutsal bir mabette Müslümanların ibadetine engel olunmuş bir memleketin müdafaasını üstlenmiş şerefli kuruluştur.

Bu ahir zaman fitnesinde birçok şey kılık değiştirmiş başka şekle bürünmüş veya büründürülmüştür.

Mesela: "Zulüm, başına adalet külâhını geçirmiş; hıyanet, hamiyet libasını giymiş; cihada bagy ismi takılmış (Mücahitlere terörist denilmiş), esarete hürriyet namı verilmiş. Ezdad (zıtlar), suretlerini mübadele etmişler."(7)

Cevap 8:

Bu sorunun cevabı 3. maddede verilmiştir.

Ayrıca şu açıklamaları da dikkatlerinize sunmak isteriz:

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Allah, inkâr edenleri ve zâlimleri asla bağışlamayacaktır. Onlara asla bir çıkış yolu da göstermeyecektir.”(8)

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz de şöyle buyuruyor:

“Mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.”(9)

Yüce dinimiz İslam, barış ve esenlik, adalet ve merhamet dinidir. İslam’a göre bütün insanlar, din, can ve mal dokunulmazlığına sahiptir. Rahmet elçisi olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (asm), savaşın da bir ahlakı ve hukuku olduğunu tüm dünyaya öğretmiştir. Allah Resulü (asm), savaşta dahi olsa kadınlara, yaşlılara, çocuklara, mabetlere hatta bitki ve hayvanlara asla zarar verilmemesini emretmiştir.

Yüreklerimiz buruk, gönüllerimiz ise mahzundur. Hz. Ömer’in özgürleştirdiği ve barış yurduna dönüştürdüğü Kudüs’te, Filistin’de yine masum canlar hayattan koparılmaktadır. Mümin kardeşlerimiz, yerlerinden ve yurtlarından edilmektedir. Dünyanın en tahrip edici bombaları altında masum çocukların, kadınların ve yaşlıların feryatları, vicdanı ve insafı olan herkesi derinden yaralamaktadır.

Yaklaşık bir asır önce Filistin topraklarında barış ve huzura son verilerek fitne ve zulmün tohumları ekildi. İsrail, Müslüman coğrafyanın bağrına saplanan paslı bir hançer gibi işgal ettiği topraklarda Müslümanlara zulmün her çeşidini reva gördü. Barışın yurdu bu topraklara girdiği günden bu yana, uluslararası hukuku ve insan haklarını yok saydı. İnsanlığın en kadim şehirlerinden biri olan ve ilahî dinlerin kutsal kabul ettiği Kudüs’ün saygınlığına halel getirdi. İlk kıblemiz ve kutsal mabedimiz olan Mescid-i Aksa’nın dokunulmazlığını ihlal etti.

Maalesef bugün, dünyamız savaşlar, işgaller ve küresel krizlerle kuşatılmış vaziyettedir. Bu vahim durumun bedelini ise en çok zayıflar, mazlumlar ve çocuklar ödemektedir.

İşte Gazze’de yaşananlar, bunun en açık örneğidir. İsrail, bir Filistin şehri olan Gazze’yi yıllardır dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürmüştür. Abluka altına aldığı Gazzeli kardeşlerimizin en temel ihtiyaçlarını temin etmelerine bile engel olmuştur. Kardeşlerimiz yerinden ve yurdundan edilmiştir. Mal ve mülkleri haksız bir şekilde ellerinden alınmıştır. Onlara hiçbir şekilde hayat hakkı tanınmamıştır. Siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, topyekûn bir halk korkunç silahlarla, bombalarla katledilmiştir. Gazze’de bugün tüm dünyanın gözü önünde tarihin en büyük zulmü yaşanmaktadır. Bütün bu baskı ve zulümlerin karşısında Müslümanlara özgürlük mücadelesinde direnmekten başka çare kalmamıştır.

Tarih bize göstermektedir ki, zulüm ebedi olamaz ve zulümle âbâd olunamaz. Masumların kanları üzerine kurulu hiçbir hükümranlık uzun süre ayakta kalamaz. وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ “Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”(10) Filistinli kardeşlerimiz, Allah’ın izni ve yardımıyla kendi ülkelerinde özgürce yaşama imkânına mutlaka kavuşacaktır.

Ümmet-i Muhammed olarak bize düşen, birlik ve beraberlik içinde hareket etmektir. Kardeşlik hukukumuzu canlı tutmaktır. Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesinde onlara maddi ve manevi destek olmaktır. İşgal edilen topraklarına yeniden kavuşmaları için topyekûn gayret göstermektir. Hak ve adalet mücadelesi verirken İslam’ın koyduğu sınırları asla aşmamaktır. Yanlış ve yanıltıcı bilgi ve paylaşımlara itibar etmemektir. Her alanda güçlü olmak ve yeryüzünde adalet ve merhametin teminatı olacak bir medeniyeti yeniden inşa etmek için var gücümüzle çalışmaktır.

Rabbimize gönülden dua edelim: 

Allah’ım! Bütün dünyanın gözü önünde topluca katledilen mağdur ve mazlum Filistinli kardeşlerimize yardım eyle! Yeryüzünde zulme uğrayan tüm mazlumlara imdat eyle! Vatanımızı, milletimizi ve bütün insanlığı her türlü kötülükten muhafaza eyle! Ümmet-i Muhammed’e birlik ve beraberlik, feraset ve basiret ihsan eyle! Âmin!(11)

Kaynaklar:

1) Ebu Davud, Cihad, 90;  Neylu’l-Evtar,7/246/Ayrıca bk.Buharî, Cihad,147,148;  Müslim, cihad, 24,25/h. No: 1744; Ebu Davud, cihad, 121;  Tirmizî, Seyr,9;  İbn Mace, cihad, 30;  Darimî, Seyr,25;  Ahmed b. Hanbel,2/122,123.
2) bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 6/421-423.
3) bk. es-Serahsî, Muhammed İbn Ahmed Ebî Sehl, Şerhu’s -Siyeri’l-Kebîr, Beyrut 1997, 4/188.
4) bk.İbn Rüşd, el- İmâmü’l- Gâzî Ebû’l- Velîd Muhammed İbn Ahmed İbn Kurtûbî,  Bidâyetü’lMüctehid ve Nihâyetü’l-Muktesîd, Dâru’l- Kitâbu’l- İlmiyye, Beyrut 2002, s. 350, 351.
5) Muvatta, 2/447.
6) Nursi, Mektubat, 264.
7) Mektubat, 471.
8) Nisâ, 4/168.
9) Müslim, Îmân, 29.
10) Saff, 61/8.
11) Diyanet Cuma Hutbesi, 13 Ekim 2023.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun