Yaratılış teorisi evanjelistlerin teorisi mi?

Tarih: 04.04.2024 - 06:48 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Yaratılış teorisi evanjelistlerin teorisi diyorlar. Bu teoriyi kabul etmenin spontane yaratılış olduğunu ileri sürüyorlar. Ancak evrimin Allah'ın hikmetli tedrici yaratması olduğu kabul edilebilir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bilimlerin konusu kâinattaki varlıklar veya o varlıkların davranışlarıdır. Bu varlıklar Allah’ın kudret sıfatının eseridir. Onun için bizim kendi kadim kültürümüzde, yani İslamiyet'te kâinat kitap olarak adlandırılır. Kâinat kitabı denir.

İşte bilimler bu kitabı açıklıyorlar. Buna tefsir de diyebilirsiniz.

Mesela, bir araştırıcı dişi alıp onu tefsir ediyor. Yapısını, görevlerini ortaya koyuyor ve sonunda profesör oluyor. O diş hakkında kitaplar yazıyor. Konuyu bir başkası alıyor. Daha detaylı inceliyor. O da profesör oluyor. Peki, iş burada bitiyor mu? Hayır.

İsterseniz burada şöyle bir soru soralım:

- Dünyada, bugüne kadar diş üzerinde çalışıp profesör olan kaç kişi var?

Sayısını bilmiyoruz.

Peki, bunların diş hakkında yazdıkları dergileri, makaleleri ve kitapları hayalen düşünsek ne kadar eder? Diş hakkında çalışma bitmiş midir?

Hayır. Kıyamete kadar devam edecektir.

Yunus Emre bunu şöyle ifade ediyor:

"Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yüklettim.
Çekemedi kaldı şöyle yazılı."

Aynı sözü diş için de diyebiliriz.

Çünkü o dişte sinir hücreleri vardır. Kan hücreleri vardır. Sadece bir hücre hakkında dünya çapında yazılan kitapları kırk değil bin kağnı çekemez.

Demek ki burada bir ilim var. Bilimlerin konusu olan bu kâinat kitabında; dişten tırnağa, tırnaktan kanada, kanattan yaprağa kadar her bir varlık son derece nizamlı, intizamlı yaratılmış ve pek çok görev bunlara yüklenmiş. Bir şeyde ilim varsa onu öyle yapan ve nizam intizam içine kayan bir âlim olmalıdır. Yani bu kâinat kitabının bir sahibi olmalıdır.

İşte bu, yaratıcı ile yaratılışı araştırma gayreti ve faaliyetidir. Günümüz bilim camiası kâinat kitabını okumaya çalışıyor. Bu kitabı en ince ayrıntılarına kadar öğrenmeye gayret ediyor. Ama bu kâinat kitabı kimin eseridir? Bu soruya cevap aramıyor.

Şimdi sizin sorunuza gelelim:

Kâinatın yaratılışı evanjelistlerin spontane yaratılış teorisi şeklinde mi ortaya çıkmıştır? Yani varlıklar birdenbire mi yaratılmıştır?

Her bir tohum, her bir çekirdek, her bir yumurta gözümüzün önünde cansız elementlerden yaratılıyor. Bunlar yavaş yavaş yaratıldığı gibi, birdenbire de yaratılabiliyor.

Bir hücrenin hayattar olabilmesi için hemen bütün sistemlerinin beraber bir anda hazır olması gerektiğini de anlıyoruz. Allah, istediğini istediği tarzda yaratacağını Kasas suresi 68. ayette bildirmektedir.

Günümüzde bazı varlıklar birdenbire yaratılırken bazıları tedrici, yani yavaş yavaş gelişme ve farklılaşama kanunlarına uygun şekilde yaratılıyor. Diğer taraftan varlıkların ilk yaratılışını anlama ve adlandırmada da farklı ekoller olabilir.

Yaratılışı ve yaratıcıyı anlama ve ifade etme konusunda İslam alemi ile Hristiyan âleminin bazı ortak noktaları olsa bile, özellikle yaratıcıyı anlama konusunda çok büyük farklılık vardır. İslam âleminde; ezelî ve ebedî, sonsuz sıfatlara sahip tevhidi bir yaratıcı kabulü esastır.

Allah’ın yaratması emirledir. Yani “Ol” der, o şey oluverir. Burada Allah’ın muradı, yani neyi yaratmak istediği önemlidir. Yoksa onun yaratılması bir emre bakar. Nasıl ki, bir komutan bir eri yürütmeyi niyet eder ve “Yürü” dediği zaman bir er yürür. Bir orduyu yürütmek istediği zaman yine bir “yürü” emri kâfidir.

Allah da mesela, bir hücre olan yumurtadan bir civciv yaratmak istediği zaman “Ol” deyince bir hücre 21 günde civciv hâline geliyor. Bütün tavuk çeşitlerini bir anda yaratmak istediği zaman yine bir “Ol” emri ile birden onlar yaratır.

Kuran’ın Al-i İmran suresinin 49. ayetinde Hz. İsa (as)’a çamurdan kuş yapmasını emrettiği ve o çamura “Ol” emri ile birden onu kuş şeklinde hayatlandırdığı anlatılır.

Yine Hz. İbrahim (as)'ın kendine alıştırdığı kuşların her birini kesip parçalarını muhtelif tepelere koymasını, sonra onları çağırmasını emreder. Hz. İbrahim istenenleri yapar ve bir anda kuşlar yanında hazır olur. (bk. Bakara, 2/260)

Her gün gözümüz önünde ve kendi vücudumuzda binlerce numunesi cereyan eden yaratılışlar, Allah’ın yaratma şekillerine numune değil midir?

İşte yaratılışı ve yaratanı bu şekilde düşünmeye TEFEKKÜR deniyor ve Allah buna çok ehemmiyet veriyor. Böyle bir saat tefekkürü, bir senelik nafile ibadetten üstün görüyor. Allah bizlere böyle tefekkür nasip etsin, âmin.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 69
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun