İnsan, Allah’ın kontrolünde Başka Canlılardan Yaratılmış Olamaz Mı?

Değerli Kardeşimiz
 

Bu sorunun cevabını vermeden önce ayetlerin, insanın yaratılışını nasıl nazara verdiğini gözden geçirmemiz gerekecektir.

             Kuran-ı Kerim’in bazı ayetlerinin yorumunda farklılıklar olabilmektedir.  Bunun önde gelen sebebi, bazı ayetlerde teşbih, yani benzetme ve temsillere yer verilmesidir. Ayetlerdeki teşbihler, bazıları tarafından zahiri manasıyla, bazıları tarafından da hakiki manasıyla ele alınmakta ve böylece birbirine zıt yorum farklılıkları ortaya çıkabilmektedir.  Dolayısıyla, bu farklı yorumları benimseyen kimselerin, yaklaşımları da farklı olmaktadır.

Bu kısa girişten sonra isterseniz soruyu şöyle soralım:

İnsanın başka varlıklardan meydana geldiğini ifade eden veya hatırlatan, ya da böyle yorumlamaya sebep olacak ayet veya ayetler var mıdır?

İnsanın yaratılışıyla ilgili ayetlerde, ilk insan Hz. Âdem’den yaratılışına işaret edilmekte, bu yaratılışın başka varlıkların değişmesiyle meydana geldiğini ihsas edecek bir beyana rastlanmamaktadır. Tam aksine, ilk insanın topraktan hâsıl edildiği, onun eşinin de bundan yaratıldığı, insan soyunun da bunlardan meydana getirildiğinin beyan ve izahı vardır.

Kuran-ı Kerim, insanın muhtelif yaratılış devrelerinden bahseder. Bunu ana hatlarıyla üçe ayırmak mümkündür. Birisi; ilk insan Hz. Âdem(a.s.)'in, ikincisi onun eşi Hz. Havva’nın ve üçüncüsü de diğer insanların yaratılmasıdır. Bu farklı yaratılışlara bazen ayrı ayrı ayetlerde, bazen de aynı ayette dikkat çekilir.

Hicr suresinde Hz. Âdem(a.s.)'in topraktan yaratıldığı şöyle beyan edilir:

"Andolsun biz insanı kuru bir çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık..."[1].

Zümer suresinde de Hz. Âdem’den Hz. Havva’nın yaratılmış olduğunu anlıyoruz. Ayet mealen şöyledir:

           “O sizi tek bir insandan yarattı; sonra o tek kişiden de eşini yarattı…”[2].

Nisa suresinde de, Hz. Âdem(a.s.)’in ve ondan Hz. Havva’nın ve bu ikisinden de diğer insanların yaratılışına işaret edilmektedir:

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten (candan)yaratan; ondan da yine onun eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz(e karşı gelmek)den sakının[3].

Bu ayetlerde, Hz. Havva’nın Hz. Âdem’den nasıl ve ne şekilde yaratıldığı açık olarak ifade edilmiyor. Ancak, bununla alakalı bir hadis, konuya biraz daha açıklık getirmektedir. Hadis şöyledir:

Kadınlar hakkında hayır tavsiye ediniz. Yani, onlara iyi davranınız. Çünkü kadın eğri kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri kısmı baş tarafıdır. Onu doğrultmaya çalışırsan kırarsın. Hali üzere bırakırsan öyle eğri kalır. Kadınlar hakkında hayır tavsiye ediniz[4].

Mü'minun suresinde hem Hz. Âdem(a.s.)'in topraktan yaratılışına ve hem de O’nun soyunun anne rahminde yaratılış safhalarına şöyle işaret edilmektedir:

        "Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş)bir hülasadan yarattık. Sonra onu (Hz. Adem'in nesli olan)insanı sarp ve metin bir karargahta (rahimde) bir nutfe (zigot) yaptık. Sonra o nutfeyi alaka (yapışan şey) haline getirdik, derken o alakayı mudga (bir çiğnem et) yaptık, o bir çiğnem eti kemik(lere)çevirdik (ve)o kemiklere de et (kaslar) giydirdik. Sonra onu başka yaratılışla inşa ettik (can verdik, konuşma verdik)..."[5].
       Görüldüğü gibi, insanın ilk yaratılıştan itibaren geçirdiği devreler safha safha nazara verilmektedir. Zaten bu sayılan devreleri anne rahminde her insan yaşayarak gelmektedir. Dolayısıyla, bu kademeleri, insanın başka canlılar şeklinde yaratılıp farklı devreler geçirdiği şeklinde yorumlamak mümkün değildir.

            Tîn suresinde de insanın en güzel şekilde yaratıldığı belirtilir:

            “Biz insanı en güzel biçimde yarattık[6].

Fatır suresinde de ilk insanın topraktan ve onun neslinin de bir damla su olarak ifade edilen meniden yaratıldığına işaret edilir:
               “Allah sizi önce topraktan, sonra bir damla sudan yarattı, sonra da çiftler haline getirdi…”[7].

 

        İnsan yaratılışta başka canlı safhalarını geçirmiş olsaydı, İblis o safhaları sayardı.
        İnsan neslinin doğrudan topraktan yaratıldığını, başka canlıları temsil eden ara devreleri geçirmediğini, İblis’in Hz. Âdem’e secde etmeyişinin gerekçesinde de görüyoruz. Ayette mealen şöyle buyrulur:
             "(İblis:) ‘Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattığın insana secde edecek değilim’ dedi"[8].

Şayet insan başka canlı safhalarını geçirmiş olsaydı, muhtemelen İblis o safhaları da sayacaktı. Çünkü o burada, insana karşı, yaratılışındaki kendi üstünlüğünü ispat etme pozisyonuna girmişti. Bazı felsefecilerin ileri sürdüğü gibi, insanın geçmişinde; balıklık, kurbağalık, farelik ve maymunluk devreleri olsa idi, İblis bunu mutlaka söyleyecekti. Çünkü en büyük hasmı olan insana karşı, kendi üstünlük delillerini sayıyordu.

            İnsanın geçmişi ile ilgili tartışmalar, Hz. Âdem’den önceki devreye aittir. Hz. Âdem’den sonraki devrenin, M.Ö. 4000 yılına kadar uzanan zamanına yazılı tarih ışık tutmaktadır. Burada insanın yapısında genelde bir farklılık söz konusu değildir.

            Kuran’da, insanın topraktan yaratılışı, tıpkı bitkinin topraktan yaratılışına benzetilerek şöyle beyan edilir:

            “Ve Allah, sizi yerden (sanki)bir bitki olarak bitirdi (sizi topraktan yarattı)” [9]

            Buradan şu manaları çıkarmak mümkündür:

a)      İnsanın atası olan Hz. Âdem(a.s.)'in topraktan yaratılışına işaret edilmektedir.

b)Her an gelişme ve büyüme içerisinde olan insanın bünyesindeki elementlerin büyük bir kısmı, besinler yoluyla doğrudan veya dolaylı olarak topraktan alındığı için, insanın gelişme ve büyümesi bitkilerin yerden bitirilmesine benzetilmiştir[10].

Kuran’da insanın yaratılışı ile ilgili ayetler elbette sadece bu saydıklarımızdan ibaret değildir. Ancak, bu ayetler mana olarak birbirine yakındır. Farklılık gösteren bir ayette, Allah’ın emrine uymayan bir grup insanın maymun şekline dönüştürüldüğünden bahsedilmektedir: 

            “İçinizden Cumartesi günü azgınlık edenleri elbette biliyorsunuz. Onlara ‘aşağılık birer maymun olunuz’ dedik[11].

            Cenab-ı Hak, Cumartesi günleri çalışmayı İsrail oğullarına yasak kılmıştır. Onlar bu yasağa uymayınca, Eyle kasabasında bu hadise meydana gelmiştir. Bu değişme hakkında iki görüş vardır. Birisi, bunların sadece ahlak yönünden maymun şekline getirildiğidir. Diğeri de suret olarak maymun şekline dönüştürüldükleridir. Zaten o insanlar bu olaydan sonra fazla yaşmamışlar, üç gün sonra ölmüşlerdir. Yani hadise, bir beldede (Eyle kasabasında) meydana gelmiş ve maymun şekline dönüştürülen insanlar üç gün sonra ölmüşlerdir[12].

Sonuç olarak; Kuran-ı Kerim’de insanın, daha aşağı yapılı varlıklardan yaratıldığını gösteren, ya da bu manaya gelen bir beyan yoktur. Tam aksine, insanın en mükemmel şekilde yaratıldığı, ilk insan Hz. Âdem(a.s.)'in topraktan, onun eşi Hz. Havva’nın Hz. Âdem’den ve onların neslinin de anne rahminde gelişerek dünyaya geldiğinden bahsedilmektedir.

Günümüz fen ve felsefesinin insanın geçmişiyle ilgili olarak ortaya koyduğu bir takım değerlendirmeler vardır. Bu felsefî değerlendirme ve görüşler, bilimsel gerçeklermiş gibi takdim edilmekte, güya Kuran’ın bilime ters düştüğü nazara verilmektedir. İnsanın atasıyla ilgili ileri sürülen bilgiler, bilimsel bilgi değil, felsefî görüş ve değerlendirmeler, teori ve hipotezlerdir. Hiç kimse, laboratuvarda ne ilk insanın yaratılışını ve ne de onun eşinin ortaya çıkışını deneme ve gösterme şansına sahip değildir. O bakımdan insanın geçmişiyle ilgili ileri sürülen, ya da sürülecek olan bütün fikir ve görüşler teori ve hipotez olmaktan ileri geçemez.

“Yapan bilir, bilen konuşur” kaidesiyle, insanın geçmişi hakkında gerçek ve tek söz sahibi, hiç şüphesiz Cenab-ı Hak’tır ve O’nun Kitabı Kuran-ı Kerim’dir. O da ilk insanın topraktan, onun eşinin Hz. Âdem’den ve onun neslinin de anne rahminde geliştiğini beyan etmektedir.

Netice olarak,insanın aşağı yapılı canlıların değişmesiyle meydana geldiğini kabul etmek, Kur’an’a uygun değildir. Bir Müslüman böyle bir telakki içine giremez, girmemelidir.

Cenab-ı Hak, sağlıklı düşünmeyi, Hakk’ı ve hakikati idrak etmeyi nasip etsin. Ulûhiyeti inkâr bataklığında bizleri boğmasın, âmin.

Selam ve Dua ile..

Prof. Dr. Âdem TATLI

 


[1] Hicr, 26.

[2] Ez-Zümer, 39: 6.

[3] Nisâ, 1.

[4] Buhari, Nikah 80; İbn Mâce, Taharet 77.

[5] Mü'minun, 12–14.

[6] Tîn, 4.

[7] Fatır, 11.

[8] Hicr, 33.

[9] Nuh, 17.

[10] İbn Âşûr, Muhammed et-Tâhir, et-tahrir ve’t-tenvir. Tunus, 1984.

[11] Bakara, 65.

[12] Çantay, B. H. Meâlî Kerim. C.1. s.25.

 

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun