1. Hz. Hızır niye o çocuğu öldürerek babasına iyilik yapıyor?

Tarih: 25.08.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

 1. Hz. Hızır niye o çocuğu öldürerek babasına iyilik yapıyor?
2. Allah o gemiyi hiç parçalatmadan da o gemiyi kurtarabilirdi?
3. Hz. Peygamberimize Cebrail (as.) cehennemi gösterdiğinde, Müslümanlar nasıl orada, kıyamet kopmadığına göre?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konu aklı aşan -gaybî, kaderî bir tablonun sergilendiği- bir sahnede cereyan etmektedir. Allah’ın “Kader, Kaza ve Ata” adında üç kanunu vardır:

Kader: Olmuş, olacak ve olmakta olan her şeyin ilahî ilimdeki bir programdır.

Kaza: Bu programın, dışa yansıması, ilmi mahiyetiyle beraber haricî bir vücudu giymekle varlık aleminde boy göstermesidir. İlim ve kudretten çıkan bu iki kanun, birer sünnetüllahtır/Allah’ın kanunudur, değişmez. “Terli olarak soğuk su içen hasta olur. Beyni parçalanan ölür. Böbrek taşı alınan hasta, acıdan/ağrıdan kurtulur.” 

Ata ise: Kâinatta geçerli olan söz konusu kader ve kaza kanunlarının genel kapsamları dışına çıkan ve onlara rağmen, Allah’ın özel lütfunu, ihsan ve ikramını sergileyen bir muamelenin adıdır. Aynı misalleri tekrarlarsak; “Terli olarak soğuk su içtiği halde hasta olmayan, beyni parçalandığı halde ölmeyen -bir şekilde iyileşen-,  böbrek taşı alınmadığı halde, acıdan/ağrıdan kurtulan.” kimselerin durumu, normal kanunların üstünde bir manzara gösteren, Ata kanununun birer yansımasıdır.

1. ve 2. sorularınızın cevabı, işin kader ve kaza yörüngesinde cereyan ettiğinin bilinmesidir. Çünkü bu iki kanun, sebepler örgüsünün  unsurlarıyla birlikte mütalaa edilir. Yani, Allah’ın ilmi, bu çocuğun şu sebepten dolayı öldürüleceğini bilmiş ve kaza olarak onun o tarzda sahnelenmesini istemiştir. Yine, geminin gasp edilmemesi de, onun  kırılmış, su alan, yıpranmış bir şekle girmesine bağlamıştır. Bu sünnetullahtır ve değişmez. Allah, onu Ata kanunu çerçevesine alabilirdi, almamıştır. Kimsenin -hikmetini öğrenme dışında- bunu sorgulamaya hakkı da yoktur.

Kaldı ki, bu konuda gelen sorular, başka alanlar için de geçerlidir. Örneğin, Allah herkesi  Hz. İsa (as) gibi babasız yaratabilirdi. Yağmuru bulutsuz yağdırabilirdi. Okumadan herkese istediği kadar ilim verebilirdi… Bu soruları istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz.

Halbuki, Allah’ın isim ve sıfatları iç içe daireler gibidir. Birisinin tezahür etmesi, diğer sıfatlarının da tezahürlerini -deyim yerindeyse- göz önünde bulundurur.

Mesela, Kadir ismi, Allah’ın sonsuz kudretiyle her şeyi sebepsiz yaratabilir. Ancak, Kadir ismi, kudretini Allah’ın Hakim isminin tezahürü olan hikmetini göz önünde bulundurduğu için, genel prensip olarak sebepsiz yaratmaz. Buna diğer isim ve sıfatları ve başka şeyleri kıyaslayabilirisiniz.

3. Sorunuz: Hz. Peygamber (a.s.m) Miraç hadisesinde Beka alemine girmiştir. Beka alemi, geçmiş-gelecek bütün zamanları içine almaktadır. Onun için gördüklerini, bir zaman kronolojisi içerisinde değerlendirmemek gerekir. Orada dün, bu gün ve yarın yan yana, omuz omuza dururlar. Gelecek olayları, beka penceresinden seyrettiği için, zaman mefhumu ortadan kalkmıştır. Rivayetlerde yer alan “Miraçtan geri döndüğünde yatağı daha sıcacıktı.” anlamına gelen ifadelerden de bu gerçeği anlamak mümkündür.

İlave bilgi için tıklayınız: 

Hz. Hızır (as) ve Hz. Musa (as ) kıssası hakkında...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun