Hadid Sûresi 57. ayet olan; "Sizden, fetihden önce infak eden ve savaşan kimse ile bunları yapmayan elbette bir olmaz." ayetinde geçen “fetih”ten ne kastedilmektedir? Fetih öncesi ve sonrasının kısa bir değerlendirmesini yapar mısınız?

Tarih: 02.02.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Fetihten önce infak edenle, infak etmeyen bir değildir. Burada fetihten kastın ne olduğu hususunda iki görüş vardır. Birincisi: Adı geçen fetih Mekke Fethidir. Hicretin sekizinci yılında Ramazan ayı içinde Mekke fethedilmişti (Ocak 630) (1)

Mekke fethinden önceki yıllarda müminlerin durumu çok nazikti. Şartlar tehlikeli ve şiddetliydi. Risaletin başlangıcından hicrete kadar olan zaman, Müslümanlara karşı en acımasız, tehlikeli ve şiddetli bir zamandı. Hicretle birlikte Müslümanlar soluklanır gibi olduysa da bir yandan Medineli Yahudilerle olan ilişkilerinde diğer yandan, hicretin ikinci yılında olan Bedir Gazası sırasında belki de Medine devrinin en tehlikeli günlerini yaşadılar. Hicretin üçüncü yılı, kendilerinden üç kat fazla bir askerle Medine’nin Kuzeyindeki Uhud dağı önüne gelen Kureyşliler, Müslümanları imha etmek için yüzlerce kilometre yolu aşıp gelmişlerdi. Kendilerinden, güçlerinden, zaferden son derece emindirler. Aynı tavrı Bedir Gazasında da taşıyorlardı.

Uhud Savaşı, başlangıçta Kureyşlilerin bozgunu ile Müslümanlar lehine görünürken, sonunda Müslümanların mağlubiyeti söz konusu oldu. Hatta Resulullah’ın (asm.) öldürüldüğü şayiası bile çıkmıştı. Başta Hz. Hamza olmak üzere, Müslümanlardan birçok kişi şehit oldu. Müslümanlar bunları defnederken, kefen bulmakta bile zorlanıyorlardı.(2)

Hicretin dördüncü yılı da sıkıntılar içinde geçti. Beşinci yılın en önemli hadisesi Hendek (Ahzab) Savaşı idi.(3) Müslümanlar; Yahudilerin ve müşrik kabilelerinin birleşerek meydana getirdikleri on bin kişilik orduya karşı ancak Medine etrafına hendek kazarak karşı koyabildiler.(4) Hendek Gazasını müteakip, savaş sırasında Müslümanlar aleyhine dönen Kureyzaoğulları kuşatma altına alındı.

Hicretin altıncı yılı Kurata, beni Lihyan, Gabe, İss seferlerinden başka, Umre için Mekke’ye gidildi. Bu sırada da canlar ortaya konuldu. Mekkeliler, silahsız Müslümanları Mekke’ye sokmadılar. Umre yapmalarını engellediler.(5)

Hicretin yedinci yılı, hükümdarlara elçiler gönderildi, Müslümanlar için Kureyş kadar tehlikeli olan Hayber Yahudileri ile savaş yapılarak Hayber fethedildi. Müslümanlar artık biraz rahatlamışlardı. Aynı yıl Hayber fethinden sonra kaza umresi yapıldı.

Hudeybiye sulhundan sonra Müslüman olanların sayısı gün geçtikçe artıyordu. Hicretin 8. yılında Mute seferinden sonra da Mekke fethedilmişti. Bu fetih Müslümanlar için önemli bir dönüm noktası oldu. Hatta Resulullah (asm.):

“Mekke fethinden sonra artık hicret kalkmıştır.”

buyurarak hicretin Müslümanlar için olan önemini ifade etmişti.

Bütün bunlardan dolayı fetihten önce harcanan mal ve yapılan savaşlarla, fetihten sonraki savaşlar ve harcanan mallar bir değildir. Çünkü fetihten sonra üstünlük Müslümanlara geçmiştir.

“Fetihten önce ancak sıddıklar iman ediyordu. Ama fetihten sonra İslam büyük bir zuhurla ortaya çıktı. İnsanlar Allah’ın dinine fevc fevc (dalga dalga, gurup gurup) girdiler.”(6)

Şu halde, fetihten önce Müslüman ve sahabe olmak daha zordu. Zorluk arttıkça, hal şiddetlendikçe yapılan amellerin sevabı artacağından, ayet-i kerimede buyrulduğu gibi, ilk zamanlara gidildikçe sahabelerin yaptıklarının değeri de artmaktadır. Sahabelerin en faziletlileri olan Hulafay-ı Raşidin, Aşere-i mübeşşere de ilk devir sahabeleridir ve

“Onlar fetihten sonra savaşanlardan ve infak edenlerden (mâli yardım yapanlardan) derece bakımından daha üstündürler.”(7)

İslam alimlerinin çoğunluğuna göre, fetihle kastedilen Mekke fethidir. Fakat bazılarına göre fetihten maksat, Hicretin 6. yılında yapılan Hudeybiye anlaşmasıdır. (Zilkade ayı, M. 628). Bu anlaşma ile Mekkeli müşrikler ve Medineli Müslümanlar harp halinden uzak, birbirlerine gidip gelmeye başladılar. Medine’ye gelip İslam toplumunu görenler, onlardan etkilenerek Müslüman olmaya başladılar. Bu sulhla müşriklerin inatları ve taassupları kırıldı.

Hudeybiye sulhundan Mekke Fethine kadar geçen iki yılda, Resulullah’ın Peygamberliğinden Hudeybiye sulhuna kadar Müslüman olanlardan birkaç kat fazlası Müslüman oldu. Hudeybiye sulhunda 1400 kadar Müslüman erkek varken, iki yıl sonra, Mekke fethinde bu sayı on bini buluyordu. Bu büyük bir fetih değil miydi? Şehirleri, beldeleri fethetmekten maksat, onlara İslamı götürmekse, Hudeybiye banlaşmasından sonra, bu hedef savaşsız gerçekleştirilmişti. Hudeybiye Kur'an’ın ifadesi ile de Feth-i Mübindi.(8)

Kaynaklar:

1. bk. el-Vakıdi, Muhammed b. Ömer, el-Megazi I-III, Mısır 1965 II, 876 vd: el-Halebi, Ali b. Burhanuddin, İnsanu’l-Uyûn I-III, Beyrut 1980, III, 4 vd; Tefsiru’l-Kurani’l-Azim IV, 306.
2. bk. Ebu Muhammed Abdulmelik b. Hişam, Siretü İbn-i Hişam, I-IV, Daru’l-Fikir, ty. yy. III, 3, 15, 49 vd.
3. Siretu İbn-i Hişam III, 241 vd.
4. İbnü Sa’d, Muhammed, et-Tabakatu’l-Kubra, I-VIII, Beyrut, 1978 II, 66 vd; Siretu İbn-i Hişam III, 240 vd.
5. Siretu İbn-i Hişam III, 355 vd.
6. Tefsiru’l-Kurani’l-Azim IV, 306.
7. bk. Hadid, 57/11.
8. bk. Fetih Sûresi 1. ayeti; Siretu İbn-i Hişam III, 369, 372 (Zuhri İslamda, Hudeybiye Fethinden önce, ondan büyük bir fethin olmadığını söyler.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun