Geçmişe dönük pişmanlık yaşıyorum, İslam ne önerir?

Tarih: 06.09.2023 - 10:48 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Geçmişe dönük pişmanlıklar yaşıyorum ve çok huzursuzum İslamiyet bunun için ne önerir bizlere?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- İnsanı rahatsız eden olaylar ve yaşanmışlıklardan çok, onlara verdiği olumsuz anlamlardır. Geçmişe verdiğiniz anlamları, yani olumsuz düşüncelerinizi değiştirdiğiniz takdirde kafanız da kalbiniz de rahatlayacaktır inşallah. Çünkü düşüncelerimiz duygularımızı, duygularımız da düşüncelerimizi biçimlendirir.

Geçmişle ilgili düşüncelerimizi değiştirirsek, duygularımız da otomatik olarak değişecektir.

Eğer geçmişe yönelik yaşadığınız pişmanlık günahlarınıza yönelik ise, şöyle düşünebilirsiniz:

- Allah imtihan sırrına binaen insanlara emmare (günahları isteyen) bir nefis vermiştir. Nefs-i emmare yaratılışı itibariyle hazcı ve zevkçi olup kural tanımaz.

Bu durumu Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde Hz. Yusuf’un (as) lisanıyla şöyle ifade eder:

“Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbim’in merhamet ettiği hariç, nefs aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Yusuf, 12/53)

Görüldüğü gibi peygamberler hariç günah işlenmesi ve hata yapılması insana özgü olup günahsız, hatasız kul yoktur. Önemli olan, günah isteyen nefsine hâkim olmak ve eğer geçmişte günah işlemişse pişmanlık duyarak tövbe etmektir.

Tövbe etmek ise, kişiyi Allah’a yakınlaştırır. Belki manen eski hâlinden çok daha ileri bir seviyeye de çıkabilir. Çünkü Yüce Yaratıcı bir hadis-i kutside, bu konuda bize şöyle bir müjde verir:

“Kul bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.” (Buhari, Enbiya, 50; Müslim, İlim, 6)

Siz de Allah’ın mağfiretine inanın. Günahlarınızı tövbe ve istiğfar ile Allah’a yakınlaşmaya vesile görün ve bunun manevi hazzını yaşayın. Çünkü bu durumda ruhen huzurun zevkine ermiş, Allah’ı anmanın ve ona teslim olmanın sefasını sürmüş olacaksınız.

Eğer geçmişe yönelik pişmanlıklarınız insan ilişkilerine veya kendinize yönelik hata ve yanlışlarınıza yönelik ise, buna da bakışınızı değiştirerek rahatlayabilirsiniz.

Öncelikle unutmayalım ki, hatasız, yanlışsız insan yoktur. Hata yapmak insani bir şeydir. Önemli olan hatalardan ders çıkarıp geleceğe bakmaktır. Siz de hatalarınızı gözünüzde çok büyütmeyin, insani bir şey olarak görün ve normalleştirin.

Hayat her insanı kırar, üzer, iyileri daha çok üzer. Kırılan, üzülen insanın önünde iki yol var:

Biri, geçmişteki hatalarına takılarak kurban pozisyonunda kalır.

Bu durum onu tembelliğe atar, harekete geçmek için içinde bir şevk hissetmez. Nefise bir şeyler yapmak, aktif olmak, adım atmak ağır geldiği için, geçmişteki hatalara sarılır. “Ben zaten başarısızım, yeterince akıllı değilim, beceremiyorum, her şeyi mahvediyorum.” der. Veya “Ben nasıl bunu yaptım, böyle yapmamalıydım, aptalın tekiyim, ben adam olamam.” gibi olumsuz iç sesin etkisi ile iyice şevkini kaybeder.

Bir diğer yol ise, kırıldığı yerden güçlenmek, hatalarını ve yanlışlarını fırsata çevirmek ve kendisine büyük hedefler koymaktır. Yani ileriye doğru düşünmektir. Çünkü hedefi olmayan insan, en küçük şeylere bile takılıp kalır. Büyük hedefleri olan kişiyi ne geçmiş ne de anda yaşanan küçük şeyler meşgul etmez.

Ancak geleceğe yönelik koyduğunuz hedefiniz sizin için önemli olmalıdır. Çalışmaya, vakit harcamaya değmelidir, yani sizin için önemli bir anlamı olmalıdır.

Mesela, eğitim hayatınızı ilerletebilirsiniz. İlkokul mezunu iseniz, liseyi okuyun, lise mezunu iseniz üniversiteyi okuyun, kurslara gidin, becerilerinizi geliştirin. Sizin, ailenizin, akrabalarınızı veya çevrenizin faydasına olacak aktiviteler yapın veya Kuran-ı Kerimi ezberlemeye çalışın, Kur’an mealini öğrenin, yabancı dil öğrenin vb. (Yaşınıza, cinsiyetinize, sosyal ve kültürel durumunuza göre, dünyevi veya uhrevi hedefleriniz olsun).

İyilik etmek, Allah’ın emri olup kalbe şifadır. Fakirler, öğrenciler, yetimler, dullar vb gibi ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için sosyal kuruluşlarda görev alabilirsiniz. Kendi imkânlarınız dahilinde çevrenize, maddi veya manevi yardımda bulunabilirsiniz. Hasta ziyaretleri, yaşlı ziyareti, akraba ziyaretleri gibi hayırlı işler kalbinize şifa olacaktır inşallah.

- Geçmişi düşünüp üzülmenizin muhtemelen içinde bulunduğunuz sıkıntılı günlerle de alakası olabilir. Çünkü insan üzüntülü iken, daha çok geçmişle ilgili sıkıntılı günleri veya üzücü olayları hatırlar.

Mesela, depresyondaki kişilerin düşüncelerinde geçmişle veya kendi yetenekleriyle ilgili olumsuz yorumlar ağır basar. İnşallah sıkıntılarınız biraz hafiflediğinde duygularınız da daha pozitif olacaktır.

İmanın beş şartından birisi de kadere, hayrı ve şerri yaratanın Allah olduğuna inanmaktır. Başımıza gelen şeylerde bizim veya çevremizin zahiri hissesi elbette vardır. Ama hakiki sebep kader-i ilahidir.

Dolayısıyla olaylara bir de kader açısından bakın. Hiçbir şeyin tesadüfü olmadığı, başımıza gelen şeylerde, -yaptığımız hata ve kusurlar dâhil- kaderin de bir hissesi olduğunu unutmayın.

Bu hisseyi anlayıp, kadere teslim olmak esastır. Çünkü “İman tevhidi, tevhit teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül ise saadet-i dareyni (iki dünya mutluluğunu) iktiza eder.”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun