Kendimi kullanılmış hissediyorum, kendi hakkıma mı giriyorum?

Tarih: 03.02.2024 - 13:24 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kendimi kullanılmış bir insan olarak hissediyorum nasıl davranmalıyım?
- Ne zaman başkalarıyla bir fikir ayrılığı yaşasam hep ben özür diliyorum. Babamla problem oluyor şiddet uyguluyor suç babamın ama özür dileyen ben oluyorum. Bana hakaret edenler oluyor onlar suçlarını kabul etmiyorlar ve ben haksız duruma düşüyorum. Özür diliyorum. Suç bende olmasa bile sürekli kendimi buna mecbur hissediyorum. Hakkımı savunamıyorum.
- Sürekli kendimden taviz verdiğimi hissediyorum. Nasıl davranmalıyım? Nasıl bir taraf sergilemeliyim?
- Haklı olsam bile haksız taraflar gururlu davranırlarken ben hep haklı olan taraf olsam da özür dileyen taraf ben oluyorum.
- Arkadaşlarımla biraz mesafe var buluşmak için ben onların yakınına gidiyorum ama onlar benim yakınıma gelmiyorlar, mesela hep karşımda kim varsa onların istediği oluyor, benim isteğim hep yarım ve eksik kalıyor.
- Bu durum beni düşünmeye sevk etti. Bu konuda nasıl davranmalıyım? Kendi hakkıma girmiş olmuyor muyum?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Anlattığınız durum, birçok gencin rahatsız olup ama dile getiremediği bir kişilik meselesidir.

İnsanların kişiliği, anne karnına düştüğü andan olgunluk dönemine kadar çok sayıda etken tarafından şekillenir. Bunda genetik etkili olduğu gibi, anne-babanın psikolojisi, çocukluk dönemi ve yaşananlar, eğitim, travmalar, acı ve tatlı deneyimler de etkilidir.

Bu süreçte bazı kişiler daha baskın bir kişiliğe sahip olurken, bazıları daha pasif bir karakter özelliklerine sahip olabilir. Bunlar, kişilikleri ve mizaçları gereği, bir miktar geride durmayı tercih ettiklerinden, kendileri hakkında, çevrenin de etkisi ile olumsuz bir kendilik algısı geliştirirler. Ben zayıfım, eziğim, yetersizim, güçsüzüm, kimse beni sevmiyor vb.

Oysaki bunlar gerçek değil, tamamıyla kendisini diğerleri ile karşılaştırması ve çevredeki bazı kişilerin olumsuz söz ve davranışları sonucu edindiği bir algıdır. Bu algıyı gerçek zanneden ve içselleştiren kişi, zamanla gerçekte olduğu gibi değil de inandığı kendilik algısına göre davranır.

İşte burada bir kısır döngünün içine girer. Kendisini zayıf ve düşük özgüvenli gördükçe öyle davranır ve çevresi de onu öyle görüp damgalamaya devam eder.

Burada size öncelikli tavsiyemiz, kendinize, kişiliğinize, insanlığınıza önce sizin saygı duymanızdır.

İnsanı insan yapan ve değerli kılan şeyin öncelikle imanı ve güzel ahlakıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm): “Sizin en hayırlınız ahlAkı en güzel olanınızdır.” (Tirmizî, 1992: Birr, 47) buyurarak hayırlı olanla, ahlakı güzel olanı özdeş hâle getirmiştir.

Bundan dolayı imanınızı artırmaya ve ahlakınızı güzelleştirmeye ve bu çerçevede davranmaya dikkat ederek, iç dünyanızda kendilik algısını, yani kendilik değerinizi güçlendirmek için gayret gösterin. Kendinizi değerli gördükçe, sözünü ettiğiniz davranışlara ihtiyaç hissetmeyeceksiniz.

Sevilmek veya bir arkadaş gurubuna dahil olmak uğruna haklı olduğunuz konularda ne pahasına olursa olsun özür dilemeyin ve haklılığınızı düzgün ifadelerle dile getirin.

Böyle yaptığınız zaman belki bir süreliğine sizinle aralarına mesafe koyabilirler, ama daha sonra size saygı duymaya başlarlar.

Sizi, siz olduğunuz için sevenlerle beraber olun. Sürekli sizin çabanız ve fedakârlığınızla size yakın olanlar gerçekte sizi sevenler değildir. Hele size hakaret edenlerle beraber olmak için kendinizden taviz verirseniz, öz saygınızı kaybedersiniz.

Burada önemli olan şey, hakkınızı savunurken, kendinize sınır çizerken üslubunuza dikkat etmeniz, saygı çerçevesinde hukukunuzu korumanızdır.

İnsanların bir kısmı, maalesef zayıf, geri adım atan, sürekli fedakârlık eden, hakkını savunamayan kişileri kullanmak isterler. Bundan dolayı kişi, insanların bu özelliğinin farkında olup kendisinin kullanılmasına izin vermemelidir. Burada istemediği talepler ve konularda kibarca “hayır” diyebilirse kendisine karşı saygısı artar.

Özgüveninizi artırmak için yeteneklerinize uygun hobiler edinin, kurslara gidin, gönüllü topluluklarda veya dini oluşumlarda görevler alın. Mesela, Risale-i Nur medreselerine giderek orada sohbetlere katılın, kişiliğinize ve yaşınıza uygun görevler üstlenin...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun