"Kendilerine kitabı verdiğimiz ehliyetli kimseler onu, tilavetinin …" ayetini açıklar mısınız?

Tarih: 24.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Kendilerine kitabı verdiğimiz ehliyetli kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar, ona iman ederler. Her kim de onu inkâr ederse, işte o inkârcılar hüsran içindedirler." (Bakara, 2/121)
- Bu ayeti açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bakara suresi, ayet 121:

"Kendilerine kitabı verdiğimiz ehliyetli kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar, ona iman ederler. Her kim de onu inkâr ederse, işte o inkârcılar hüsran içindedirler."

Ayetin Açıklaması: 

O heva ve heves sahipleri, o tahrif ve bid'at ehli, artık gerçek mânâsıyle Kitap ehli değiller. Çünkü Bizim kendilerine kitap verdiğimiz ehliyetli kimseler o verdiğimiz kitabı tilavet ederler, yani dikkatle ve tane tane okurlar, dillerine vird ederler, ders yaparak okurlar, üstelik hakkıyle tilavet ederek okurlar, tilavetinin hakkını vererek okurlar. 

Tahriften, karıştırmaktan koruyarak, heva ve heveslerinden uzak kalarak, kelimelerinin telaffuzunu, mânâsını ve hükümlerini cidden gözeterek, dikkatlice, saygılı ve devamlı bir şekilde, bilmediklerini, anlamadıklarını ehlinden sora sora, iyi niyetle, temiz kalble ve temiz ağızla okurlar. Gelişi güzel, baştan kara, bir eğlence gibi okumazlar. Şarkı, gazel, türkü, mânî, roman, hikaye yerine koymazlar. Kemal-i hürmet ve ta'zîmle, edeble okurlar. İşte böyle okuyanlar, o kitaba iman ederler ve gerçekten Kitap sahibidirler. Ve fakat her kim o kitaba inanmaz, onu inkar ile ona nankörlük ederse, onu hakkiyle okumayıp, kendi hevasına göre bozar ve tağyir ederse işte onlar hüsrana uğramış kimselerdir. O büyük saadetten mahrumdurlar.

Bu âyet, ashabın âlimlerinden Abdullah b. Selam ve benzeri kimseler gibi Kitap ehlinin müminleri hakkında nazil olmuştur ki, bunlar Tevrat ve İncil'i hakkıyle tilavet edegelen gerçek iman sahibi kimseler oldukları için Kur'ân'a ve son peygamber olan Peygamber Efendimiz'e (asm) iman etmişler ve Resulullah'ın gelişinden memnun ve razı olmuşlardır. "Ashab-ı Sefîne" (Gemi Ashabı) denilen zevat dahi bu cümledendir: Bunlar Cafer b. Ebi Talip ile beraber bir gemide gelmiş olan otuz ikisi Habeşistanlı, sekizi de Şam râhiplerinden olmak üzere kırk kişi idiler. (bk. Elmalılı Tefsiri, ilgili ayet)

"Kendilerine kitap verilenlerde kimlerin, kitapla da hangi kitabın kastedildiği hakkında tefsirlerde iki farklı görüş ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre buradaki kitaptan maksat Kur'ân-ı Kerîm, kitap verilenler de Hz. Muhammed'e (asm) uyan Müslümanlardır. Ancak daha güçlü olan bir başka yoruma göre kitapla Tevrat, kendi­lerine kitap verilenlerle de Tevrat'ı hakkıyla okuyarak onunla amel eden, özellikle Hz. Muhammed'in (asm) geleceğine dair Tevrat'ta geçen bilgileri dikkate alarak onun peygamberliğini tasdik eden Yahudiler kastedilmiştir." (Taberî, I, 520-522; Râzî, IV, 32.) 

120. âyette Ehlikitabın Müslümanlar karşısındaki genel tavrının olumsuz ol­duğu bildirilmişti. Bu âyette ise Yahudiler arasında hâlâ kendi kitaplarını hakkıyla okuyan, geleneksel Yahudi taassubundan ve ön yargıdan uzak kalabilen bazı kim­selerin bulunduğu, bunların Hz. Peygamber (asm) ve Müslümanlar hakkında insaflı ve adaletli hükümler verebildikleri belirtilmektedir. İşte kitaba (Tevrat) asıl inananlar ve hükümlerine uygun yaşayışlarıyla onu tasdik edenler bunlardır. Tevrat'ın tahrif edilmesi ve zamanla Yahudilik adına uydurulan birçok yanlış inancın Yahudi kültürüne yerleşmesi yüzünden yoldan çıkmış ve bu suretle bir bakıma gerçek Tev­rat'ı inkâr etme konumuna düşmüş olanlara gelince, asıl hüsrana uğrayanlar, âhiret saadetinden mahrum kalanlar onlardır. (bk. Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu:I, 121.)

İlave bilgi için tıklayınız: 

Tevrat ve İncil'in tahrif olduğuna dair Kur'an'da deliller var mıdır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun