Peygamberimiz Efendimiz vahyin ilk yıllarında, intihar düşüncesi ile "Dağa gideceğim, bir uçurumdan kendimi atarak, canıma kıyıp rahata kavuşacağım." demiş midir?

Tarih: 26.01.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Taberî’deki (Müddessir Suresi; 1-5. ayetlerin tefsiri) bilgiler şöyledir:

(Hadis alimlerinden) Zührî anlatıyor: Bir ara Resulullah (a.s.m)’a gelen vahiy kesintiye uğradı. Hz. Peygamber (a.s.m) bundan ötürü oldukça üzüldü. Öyle ki, dağların yüksek tepelerine çıkıp oradan atlamayı (ve intihar etmeyi bile) düşünüyordu. Atlamak üzere dağın zirvesine çıktığı her defasında Hz. Cebrail karşında peyda oluyor ve ona “Şüphesiz sen Allah’ın nebisisin” diyordu. Böylece gönlü sıkıntıdan kurtulup, huzura kavuşurdu. Peygamberimiz (a.s.m) de bu olaya değinir ve şöyle derdi:

"Bir gün yürümekte iken, Hira (Nur) dağında bana gelen meleği gördüm, gök ile yer arasında kurulmuş bir kürsünün üzerindeydi. Kendisinden ürkmeye başladım ve Hatice’nin yanına (eve) döndüm, 'Örtün beni!..' dedim. Bunun üzerine, 

'Ey bürünüp sarınan (Resûlüm)! Kalk ve (insanları) uyar. Sadece Rabbini büyük tanı. Elbiseni tertemiz tut.  Kötü şeyleri terk et.' (Müddessir, 74/1-5) ayetlerini indirdi."

Taberi’de “Kureyşlilerin bana şair ve mecnun demelerine asla müsaade etmeyeceğim. Dağa gideceğim, bir uçurumdan kendimi atarak, canıma kıyıp rahata kavuşacağım.” şeklinde bir ifadeye rastlayamadık. Yukarıda ifade edildiği gibi, orada “vahyin bir süre kesintiye uğramasından kaynaklanan bir üzüntü" söz konusudur.

Aynı konuyu Buharî’de de görmekteyiz: Câbir b. Abdullah el-Ensârî'den rivayet edildiğine göre, vahyin kesintiye uğraması ile ilgili hadiste Hz. Peygamber (a.s.m) şöyle buyurmuştur:

"Ben bir gün yürürken birden bire gökyüzü tarafında bir ses işittim. Başımı kaldırdım. Bir de baktım ki, Hırada bana gelen melek sema ile arz arasında bir kürsü üzerinde oturmuş. Çok korktum. (Evime) dönüp: 'Beni örtün, beni örtün.' dedim. Bunun üzerine Yüce Allah:

'Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar artık.. Sadece Rabbini büyük tanı. Elbiselerini temizle. Kötü şeyleri terk et!' (Müddessir, 74/1-5) ayetlerini indirdi. Artık vahiy kızıştı da arka arkaya devam etti." (Buharî, Bedu’l-Vahy, 3)

Bu rivayetten anlaşıldığına göre, Peygamber Efendimiz (asm)'in vahye daha çok arzulu olması için vahye bir süre ara verilmiş­tir. Bu vahiy kesintisinden sonra Peygamber Efendimiz (asm)'in işti­yakı, vahyi kendisine sevimli ve heybetli kılmıştır. En azından vahiyden ürkmez olmuştur. İlk anda Cebrail ile buluştuğunda hissettiği ürküntüyü artık hissetmez olmuştur. Cebrail´i açıkça görmeye alışmıştır.

Hz. Peygamber (a.s.m)’e  bu olayın yaşatılması -Vahyin geliş sürecinde tâkip edilen- tedriç metoduna paralel olarak Hz. Peygamber (a.s.m)’e de ilahî vahyin muhatabı olma hüviyetinin güçlendirilmesi adına, önce altı aylık sadık rüyalar, sonra ilk vahyin gelmesi, ardından -bu ilahî iletişime merakını uyandırmak, bu melekî diyaloga şevkini arttırmak ve benzeri hikmetler için- vahye bir süre ara verilmiştir. Bu uygulamalar sonunda arzulanan kalbî talim, aklî eğitim ve hissî terbiye zirveye ulaştığından, artık vahiy kesintiye uğramadan (bk. İbn Kesir, el-Bidaye ve´n-Nihaye, 3/16) YİRMİ ÜÇ yıl boyunca devam etmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun