Çarşamba gününün olumsuzluğuna ve uğursuzluğuna, eski kavimlerin çarşamba günü helak olduğuna ilişkin bir hüküm var mıdır?

Tarih: 03.02.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir şeyin, bir günün veya bir yerin uğursuz sanılması, İslam’da yoktur.

Günler, gün olması bakımından birbirinin aynıdır. İnsan dilediği günde iş yapar, dilediği zaman da seyahate çıkar.

Haftanın bazı günlerini uğurlu, bazı günlerini uğursuz ve bazı günlerinde de çalışmayı günah saymak, âlimlere göre, Yahudi ve Hristiyan âdetlerinden geçmiştir. Gerçekten de Hristiyanlar salı gününü uğursuz, pazar günü de çalışmayı günah sayarlar. Yahudiler ise cumartesi günü çalışmazlar.

Hâlbuki İslam dininde, sadece istirahat ve ibadet saatleri dışında devamlı olarak çalışmak tavsiye edilmiştir. Buna rağmen çalışmaktan en çok kaçar hale de biz gelmişiz. Şunu unutmamalıyız ki İslam Peygamberi (asm)'in en hoşlanmadığı hallerden biri tembelliktir.

"Çarşamba günü, uğursuzluğu sürekli olan bir gündür." anlamına gelen bazı rivayetler varsa da bunlar zayıftır. (bk. İbn Arrak, Tenzihu'ş-şeria, 1/53-56, No: 19-24) Hatta İbnü'l-Cevzî, bunun uydurulmuş olduğunu belirtir. (bk. İbnü'l-Cevzî, el-Mevzûat, Bab: 89, No:917-919)

Zayıf hadisle itikadî konularda asla amel edilmez. Sadece amellerin faziletleri konusunda, usûl kitaplarında belirtilen özel şartlarına bağlı olarak amel olunur.

Ayet-i kerimede geçen: "...uğursuz uğursuz günlerde... uğursuz ve uğursuzluğu sürekli bir günde..." (Fussilet, 41/16) ifadelerinin tamamen Hûd (as)'ı yalanlayan Âd kavmine, kâfirlere, bozgunculara ait azap günleridir. Dolayısıyla bu günler, Hûd (as)'a ve O'na iman edenler ve salihler, iyiliğe çalışanlar için, müminler için her zaman rahmet günleri ve hayırlı olmuştur.

Kelam bilginleri demişlerdir ki, günlerin "uğurluluk" ve "uğursuzlukla" nitelenmeleri zatî değil, izafîdir. Yani gün bir adama göre uğursuz, diğer bir adama göre de uğurlu olabilir. Elem gören bir adam için uğursuz, nimet gören bir adam için uğurlu olur. (bk. Elmalılı, Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)

Cabir b. Abdullah (ra)'den rivayete göre: Resûlullah Efendimiz (asm) Hendek savaşı sırasında kâfir ordularına karşı üç gün; pazartesi, salı ve çarşamba günü beddua etmişti. Çarşamba günü iki namaz arasında, ikindiye yakın bedduası kabul oldu. Ayrıca Cabir b. Abdullah (ra): Her ne zaman, bana zulüm olan bir hadiseyle karşılaşsam, mutlaka o saati kollarım, bedduamı yaparım, kabul edildiğini anlarım, demiştir. (Buhari, Edebü'l-Müfred, 293; No: 725; Beyhaki, Şuabu'l-İman, Sıyam: No: 3874) İbn Abbas (ra) da: Hiçbir kavme çarşamba günü dışında azap edilmemiştir, demiştir. (Kurtubî, el-Câmiu'l-Ahkâmi'l-Kur'an, 15/333, Âlûsi, Rûhu'l-Meânî, 13/173)

Bunlar da gösteriyor ki: Çarşamba günü zalimler, kâfirler için azap günüdür, amma müminler için kurtuluş günüdür. İyiliğe çalışanlar hakkında çarşamba gününün bir uğursuzluğu söz konusu değildir.

Nitekim, Ebu Hureyre (ra)’den rivayete göre Resûlullah Efendimiz (asm):

"... Allah Teâlâ, nûru çarşamba günü yaratmıştır..." buyurmuşlardır. (Müslim, Sıfetü'l-münafikın:27, No: 2789, 4/2149)

Soruda geçenin aksine, çarşamba günleri başlanılan işlerin hayırla biteceği söylenir, hattâ bu, zayıf da olsa bir hadîs-i şerife dayandırılır. (bk. Lüknevî, Fevâid, 143)

Bu sebeple ilim ehli, derslere çarşamba günü başlamaya özen göstermişlerdir. Çünkü ilim bir nurdur. çarşamba günü, ağaç dikmek de iyi görülmüştür. Çarşamba günü, zeval vaktinden sonra duaların kabul olacağı ifade edilmiştir. Alışveriş dahil dinen meşrû her iş yapılabilir.

Dinimizde uğursuz gün yok, ama uğurlu sayılan mübarek gün ve geceler vardır. Bunlar mübarek diye, ötekilere uğursuz demek yanlış olur. Tek başına cumartesi günü oruç tutmak mekruh, bir rivayette de tek başına cuma günü oruç tutmanın mekruh olduğu bildirilmiştir. Cuma ve cumartesi günü oruç tutmak, mekruh olduğu için, bugünlere uğursuz denmez. Bayram günleri de oruç tutmak haram olduğu için, uğursuz denmez. Allah Teâlâ uğursuz gün ve uğursuz ay yaratmamıştır. Yarattığı hiçbir şey de lüzumsuz değildir.

İslam Dini tembelliği değil, çalışmayı tavsiye etmiştir. Hatta çalışmayı ibadet derecesine yükseltmiştir.

“Allah'ın sana verdiği (bu servet) içinde ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma, Allah sana nasıl ihsanda bulunduysa, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuk (etmeyi) isteme, çünkü Allah bozguncuları sevmez.” (Kasas, 28/77)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun