"Bir cariye bile Hz. Peygamber'in elinden tutardı,..” anlamına gelen hadisi açıklar mısınız? Hz. Muhammed'in kadınlara dokunmadığını biliyorduk?

Tarih: 04.04.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu hadisi Buharî Hz. Enes’ten şöyle rivayet etmiştir:

“Medine halkı cariyelerinden bir cariye Resulullah (a.s.m)’ın elinden tutar da onu istediği yere götürürdü.” (Buharî, Edeb, 61)

Ahmed b. Hanbel’in rivayetinde şu fazlalık var:

“...onu -ihtiyaç duyduğu bir konu için- istediği yere götürürdü.” (Müsned, 3/215-216).

Hadiste yer alan “el tutmak”tan maksat, el tutmanın lazım-ı manası olan “şefkat göstermek, yumuşak davranmak ve isteklerini yerine getirmek”tir. Hz. Peygamber (asm)'in eşsiz tevazuunun boyutu ve insanların ihtiyacına karşı gösterdiği hassasiyetten kinaye olarak bu ifadeye yer verilmiştir. (bk. İbn Hacer, ilgili hadisin şerhi). 

İbn Mece’nin Hz. Enes’ten rivayeti şöyledir:

“Medine halkından bir cariye (bile) ihtiyaç duyduğu bir konu için Resulullah’ın elinden tutardı ve o da elini cariyenin / kadının elinden çekmezdi; öyle ki kadın onu Medine’nin istediği yerine çeker götürürdü.” (İbn Mace, Zühd, 16).

Fuad Abdulbakî de “elini elinden çekmez” ifadesinin, “kadının istediği yere giderdi” manasında kullanıldığına işaret etmiştir. (İbn Mace, ilgili hadis şerhi).

Malum olduğu üzere, sahih hadislerde Hz. Peygamber (asm)'in hayatı boyunca hiç bir yabancı kadının elini tutmamış, ona eli dokunmamış olduğu hususu açıkça ifade edilmiştir. (bk. Buharî, şurût,1; tefsiru sureti 60/2; Müslim, imare,88; Ebu Davud, harac/imare, 9; Tirmizî, tefsiru sureti 60/2)

Aslında Resûlullah Efendimiz (asm)’in ne kadar büyük bir tevâzu sahibi olduğunu gösteren hadislerden biri de budur. Zengin-fakir, genç-yaşlı ayırt etmez, yardım isteyen herkese yardım ederdi. Bazen bir çocuk gelir Resûlullah'ın (asm) elinden tutar, istediği yere götürürdü. Bazen de bir hizmetçi gelir, herhangi bir konuda yardım ister, Peygamberimiz (asm) ona da hayır demezdi. Bu hadiste onun kölelere karşı da alçak gönüllü olduğunu görmekteyiz.

Peygamber Efendimiz (asm)’in yaşadığı devirde kadınlara değer verilmezdi. Hele "câriye" dediğimiz hizmetçiler, insan yerine konulmazdı. Basit bir hizmetçinin bir peygamberin elinden tutmaya cesaret etmesi ve hele Allah’ın Elçisini (asm) istediği yere çekip götürmesi olacak şey değildi.

Biat esnasında bile kadınların elini tutmayan Allah’ın Resûlü (asm), aynı titizliği başka zamanlarda da göstermiştir. Şayet buradaki el tutma gerçek mânada elini eline almak ise, o günün şartlarına göre hiç olmayacak böyle bir işi yapmış olan bir kadıncağızın elinden Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm)’in elini çekip kurtarması, “hizmetçi parçası” diye horlanan bir zavallıyı elbette incitecekti.

Hadîs-i şerîfin hiçbir rivayetinde hizmetkârın Efendimiz (asm)’i alıp götürdüğü mesafeden bahsedilmemektedir. Onun Efendimiz (asm)’den halletmesini istediği iş belki uzak bir yerde, Medine’nin dışında idi. Buna rağmen Kâinâtın Efendisi (asm) hiç itiraz etmez, onunla birlikte yürüyüp giderdi.

Bir başka hadis, Resûlullah aleyhissalatü vesselamın bu konuda ne kadar hoşgörülü olduğunu, yardım edeceği kimsenin durumuna ve seviyesine bakmadığını, ona faydalı olmaktan başka bir şey düşünmediğini göstermektedir.

Hz. Hatice (r.anha)’nin kuaförü diyebileceğimiz Ümmü Züfer adında, aklî dengesi pek yerinde olmayan bir kadın vardı. Bir gün Resûl-i Ekrem (asm)’e gelerek:
 "Yâ Resûlallah! Seninle bitecek bir işim var." dedi. O da:
 “Pekâlâ, nerede görüşmemizi istiyorsan görüşüp derdini halledelim.” dedi.
Kadınla yolun kenarına çekilip meselesini halledene kadar görüştüler. (Müslim, Fezâil 76; Ebû Dâvûd, Edeb 12)

Günlük hayatımızda da gördüğümüz gibi, önemli kişiler, önemsiz gördükleri kişilere pek zaman ayırmazlar. Yapacak çok işleri olduğunu söyleyerek böyle kimselerden yakalarını kurtarmaya çalışırlar. Resûlullah Efendimiz (asm)’in, vahyin ışığıyla aydınlanmış mübarek gönlünde kibirin zerresi bulunmadığını gösteren bu hadîs-i şerîfler, onun hayat felsefesine de ışık tutmaktadır. Buna göre, bir kimsenin işi ve mesleği ne kadar önemli olursa olsun, onun asıl vazifesi, insanlara faydalı olmaktır. En hayırlı İnsanın bize öğrettiği hayat görüşü işte budur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun