İnsanın kalbine hükmetmesi ve söz geçirmesi için ne yapması gerekir?

Tarih: 31.01.2012 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İçki içenleri görüyorum ve bu bana normal geliyor, halbuki ben bunu normal olarak görmek istemiyorum.
- Ben korkmak da istemiyorum, ama kalbim korkuyor, kalbime söz geçiremiyorum...

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Salgın hastalık zamanlarında ve savaşın cephe hattında, o hastalığa ve o kurşunlara karşı korunmak için tedbir almak gerekir. Bunun gibi her yerde günahların hücum ettiği ve salgın hastalık gibi fikirlerin ruh, akıl ve kalbimize saldırdığı bir dönemde, ilim ve ibadetle, günahlardan sakınmakla tedbir almak ne kadar güzeldir.

Zehirli gaz dolu odalarda kalmış insanları kurtarmak için, önce zehirden koruyan bir maske takmalı, sonra odaya girilmelidir. Bunun gibi toplumda bulunan zararlı fikirlere ve günahlara karşı takva zırhını giymeli ve ibadet gıdasını almalı, sonra da insanları kurtarmaya koşmalıdır.

İnsan bazen bir şeyin yanlış oduğunu anladığı ve kalbi de onun yanlışlığına kabul ettiği halde yine günah işleyebilir.

Bediüzzaman, bu sorunun cevabını Lem'alar adlı eserinde şu şekilde vermektedir:

“... İnsanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez. Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı (el altında bulunan hazır bir lezzeti), ileride gayet büyük bir mükafata tercih eder. Ve az bir hazır sıkıntıdan, ileride büyük bir azab-ı müecceleden (sonradan gelecek, tehir edilmiş bir azaptan) ziyade çekinir. Çünkü tevehhüm ve heves ve his, ileriyi görmüyor. Belki, inkar ediyorlar. Nefs dahi yardım etse, mahall-i iman olan kalb ve akıl susarlar, mağlup oluyorlar."

"Şu halde; kebairi (büyük günahları) işlemek, imansızlıktan gelmiyor, belki his ve hevesin ve vehmin galebesiyle, akıl ve kalbin mağlubiyetinden ileri gelir.”

Evet, Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi, insanın yaradılışında cennetin akıl almaz lezzetlerini çok ötelerde görmesi ve bu yüzden onları ikinci plana atıp, hemen eli altındaki günah lezzetlerine meyletmesi gibi bir özellik vardır. Çok acıktığı için kendisini en yakın lokantaya atan bir adamın, ısmarladığı iki porsiyonluk döner on-on beş dakika gecikeceği için, hemen eli altında bulunan kuru ekmeği yemeye başlaması ve midesinin yarısını onunla doldurması, bu sırdandır.

İnsan bir ay sonra gireceği bir hücre hapsinden çok, hemen yemek üzere olduğu bir tokattan korkar. Yani bu hissiyata göre cehennem azabı, onun için çok uzaktır ve Allah da zaten affedicidir.

İşte insan, bu mülahazalarla -imanlı olmasına rağmen- günahlara meyleder ve nefsinin de desteklemesiyle içine düşebilir.

İlave bilgi için tıklayınız: 

İradem çok zayıf. İrademi güçlendirmek için ne yapmalıyım?
Günaha Karşı Tövbe.
Korku ve ümit arasında olmak hakkında bilgi verir misiniz?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun