Kur'an mucizelerini göstererek insanları imana ve İslama davet etmek günah mıdır? Mesela 1.400 yıl önceden dünyanın yuvarlak olduğunu, evrenin genişlediğini ve o günde belirlenemeyen, şu an bulunan böyle ilmi deliller Kur'an'da 1400 yıl önceden vardı...

Tarih: 13.03.2012 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hayır, günah olmadığı gibi hem ibadettir hem de Sünnetullahtır. Yani Allah'ın uyguladığı bir yoldur. Nitekim her peygamber mucize göstermiş ve Kur'an'ın Allah kelamı olduğunda şüphesi olanlara meydan okunarak, onun bir benzerinin getirilmesi istenmiştir.

"Eğer kulumuza indirdiğimiz kitap hakkında bir kuşkunuz varsa, siz de onun benzeri bir sûre getirin. Allah'tan başka bütün yardımcılarınızı da çağırın, eğer iddianızda doğru iseniz."

"Bunu yapamazsanız -ki yapamayacaksınız- kâfirler için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateşten sakının."(Bakara, 2/23 ve 24)

Kur'ân, inmeye başladığı günden itibaren, bu ve benzeri âyetlerle inkârcılara meydan okumuş ve bu kitabın Allah kelâmı olduğundan kuşku duyanları, onun benzerini getirmeye çağırmıştır. Edebiyatın revaçta bulunduğu bir devirde, aralarında pek çok belâgat ehli kimsenin de bulunduğu müşrikler, eğer bu meydan okumaya cevap verebilselerdi, Müslümanlara karşı giriştikleri mücadeleyi söz ile kazanmış olacaklar ve onlarla savaşmak zorunda kalmayacaklardı. Aradan geçen on dört asırdan sonra bugün, Kur'ân, bir yandan milyarlarca insanın dillerinde ve gönüllerinde yaşarken, bir yandan da bütün inkârcılara karşı aynı şekilde meydan okumaya devam ediyor.

"Yoksa 'Onu kendisi uydurdu.' mu diyorlar? De ki: O zaman, Allah'tan başka kimi yardıma çağırabiliyorsanız çağırın ve uydurma şeylerle dolu da olsa, ona benzer on tane sûre getirin, iddianızda doğru iseniz. Size cevap veremezlerse, bilin ki o Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve Ondan başka tanrı yoktur. Artık hakka teslim oluyor musunuz?" (Hud, 11/13 ve 14)

Kur'an'ın indiği ortam, yüzyıllardır edebiyatla yoğurulmuş bir haldeydi; bu bakımdan, insanlar sözün değerini çok iyi anlayabiliyorlardı. Kur'ân indiğinde, inanmayanlar bile onun karşısındaki hayranlıklarını gizleyemediler. İnsanların ona yönelmesini önlemek için ise "Bu bir büyüdür, kâhin sözüdür, şair sözüdür." gibi yakıştırmalar ortaya attılar. Kur'ân ise onlara karşı açık bir şekilde meydan okuyordu: "Sözünüzde doğru iseniz, hepiniz toplanın da Kur'ân'ın benzerini getirin." Bu çağrıya muhatap olanlar sıradan insanlar değil, sözün ustalarıydı. Cevap vermemekle ve "Ebu Talib'in yetimi." diye küçümsedikleri Peygamberimizin (asm) elinde ortaya çıkan kitabın bir benzerini getirememekle küçük duruma düşmüşlerdi. Kur'ân, onların âcizliklerine karşılık, her seferinde çıtayı biraz daha düşürerek onlara tekrar tekrar çağrılarda bulundu:

"Hepsini değilse, on sûresinin benzerini getirin. Bu on sûre, Kur'ân'ın içerdiği hakikatlere benzer şeylerden söz etmesin de tümüyle uydurmalardan ibaret olsun, yeter ki siz getirin. On sûre getiremiyorsanız, bari bir sûrenin benzerini getirin..."

Kur'ân, inişinden asırlar sonra, onu inkâr edenlere hâlâ bu çağrısıyla meydan okumaya devam ediyor.

İşte Kur'an'ın Allah kelamı olduğunu gösteren mucizeleri anlatmak, bu ayetlerin açıklamalarını yapmak demektir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Olağan üstü olaylar / Mucizeler nedir? Nasıl değerlendirmemiz gerekir? Akla, mantığa aykırı değil midir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun