Buhari'nin 17. 000 hadisi hiç ara vermeden okuması nasıl mümkün olur?

Tarih: 08.09.2013 - 12:26 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Buhari'nin kendi ağzıyla söylediğine göre, bir gün öğrencileri onun neden kendilerine yazdırdıkları hadisleri bir yere yazmadığını ve aklında tuttuğunu sordu. Buhari ise "Demek bunları uydurduğumu düşünüyorsunuz?" diyerek, talebelerin yazdığı 17.000 hadisi ezberden okumuştur. Her bir hadisin o dille ortalama otuz saniye sürdüğünü varsayarsak yaklaşık on altı saat hiç durmadan, namaz vs. kılmadan bunları saydığı ortaya çıkar.

- Dahası yine bazı hesaplamalara göre 600.000 hadis incelemek yirmi dört saat boyunca altmış sekiz yıl çalışmakla mümkün olur. Ki İmam-ı Buhari elli dokuz veya altmış üç yaşlarında öldüğüne göre, bu nasıl gerçek olur? (Matematik hesaplarını malum video sitesinden ''Buhari Analizi'' yazarak izleyebilirsiniz.)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

- Ne Buhari’de ne de başka kaynaklarda "17.000 hadisi hiç ara vermeden okuması" şeklinde bir bilgiye rastlayamadık ve bunun doğru olduğunu da düşünemiyoruz. Yine bu işi velveleye veren bazı yalancı ateistlerdir. Eğer bu dedikleri doğru ise, düzgün bir şeklide kaynağını versinler, konuşalım...

- Kuvvetli bir ihtimalle, bu uydurmayı, şu anekdottan esinlenerek yapmışlar:

“İmam Buhârî Bağdat’a geldiğinde, buradaki hadis âlimlerinden bazıları toplanıp, İmam Buhârî’yi imtihân etmek istediler. Yüz tane hadis metin (Peygamber Efendimizin mübarek sözleri) ve senet (bir hadis nakleden zatların isim silsilesi) kısımlarının yerlerini değiştirdiler. Bu şekilde değiştirdikleri hadîs-i şerîflerden, her bir kişiye on hadis vererek, on kişiyi İmam Buhârî’ye gönderdiler. Bu kimseler, İmam Buhârî’nin bulunduğu meclise gelip, her birisi yanlarında bulunan hadîs-i şerîfleri okuyup; “Bu hadisi biliyor musunuz?” diye sordular.

Buhârî “Bu söylediğiniz şekilde bir hadis bilmiyorum.” dedi. On kişi, onar hadîs-i şerîfi okuyup bitirdikleri zaman, İmam Buhârî birinci kimseye dönüp; “Senin okuduğun birinci hadisin metni böyle, isnadı da şöyledir." diyerek, onların okudukları sıra ile birden yüze kadar hadîs-i şerîfleri, senet ve metinlerini doğru olarak okudu.

Bunun üzerine oradakilerin hepsi, Buhârî’nin hafızasının kuvvetliliğini, hadis ilmindeki yüksekliğini anlayıp kabul ettiler. (bk. Zehebî, Siyretu Âlâmi’n-Nubelâ, 12/408-409; el-Irakî, Fethu’l-Muğis, 1/139-140; İbn Hacer, en-Nüket, 2/645-647)

Cevap 2:

Muhaddislerin hafızalarında ve ellerindeki yazılı vesikalarda bulunduğu belirtilen yüz binlerce hadis konusu, Peygamber Efendimiz (asm)'in bu kadar sözü olduğu anlamına gelmediği gibi, bunların çok uzun araştırmasını gerektirecek bir zamana da ihtiyaç yoktur. Konuya yabancı olanlar, soruda geçen benzer hatalara düşebiliyorlar.

Hadis sayımındaki bu ifadeler, tarihi süreç içerisinde hadislerin sayımına etki eden bazı nedenlerden kaynaklanmaktadır: Tariklerin ve tabakaların artması, hadis kitaplarında bir takım fayda ve zaruretlerden dolayı hadislerin tekrar edilmesi gibi sebeplerin yanı sıra, tamamen izafilik arzeden hadis sayımındaki farklı metotlardan da kaynaklanmaktadır.

Demek ki, hadislerin tanımı ve sayımında farklı ölçülerin kullanılmış olması, sonuçta hadislerin sayısını da etkilemiştir. Bir hadis sened ve metinden oluştuğuna göre, hadis sayımında her ikisi de vazgeçilmez unsurdur. Senedi aynı olduğu halde metinleri farklı hadisler bulunabileceği gibi, metinleri aynı olduğu halde senedleri farklı hadisler de bulunmaktadır. Hatta kimi zaman metni aynı olan bir hadisin birbirinden farklı pek çok senedinin olduğu görülmektedir.

İşte bu gibi durumlarda hadis sayımı konusunda farklı değerlendirmeler yapılmakta ve değişik sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu konuyu bazı örneklerle açıklamaya çalışalım:

Senedin Farklı Olması

Birden fazla sened ile gelen hadislerin her senedi, ayrı bir hadis olarak değerlendirilmiştir. Sahabe sonrası senedleri çoğalan hadisler olduğu gibi, sahabe tariklerinin çokluğu ile de meşhur olmuş bir hayli hadis bulunmaktadır. Örneğin, "Men kezebe aleyye ... / Kim benim adıma yalan söylerse...” diye başlayan hadisin, seksen dokuz ayrı sahabiden rivayet edildiği tesbit edilmiş ve her biri ayrı bir hadis sayılmıştır.

Ahmed b. Hanbel'in bir milyon, Ebu Zür'a er-Razi'nin yedi yüz elli bin hadis ezbere bildikleri hakkındaki rivayetlere rağmen, bugün elimizde bu sayılara nisbetle çok az hadisin bulunduğunu söyleyerek itiraz edenlere karşı Abdülhay el-Kettani'nin verdiği cevap, farklı hadis tariklerinin, hadislerin sayısına etkisini ortaya koymaktadır:

"Bu büyük rakamlardan maksatları, sünnetin, sahabe ve tabiinin asrını kapsayan rivayetleridir. Yahut da onlar bununla hadisin çeşitli rivayet yollarını kastediyorlar ve her bir tariki bir hadis sayıyorlardı. Bazen hadis bir tane olur da rivayet yolları, lafızlarının farklılığı ve onu rivayet edenlerin çokluğu bakımından bir tek hadis yüz hadis sayılır.

Görüldüğü gibi birden fazla senedle gelen hadislerin sayımına farklı açılardan yaklaşılması, sayım sonucunu etkilemiştir.

Konu ve Metnin Farklı Olması

Konuları ve metinleri birbirinden farklı olan iki hadisin, iki ayrı hadis sayılacağı muhakkaktır. Ancak aynı konu ile ilgili değişik hadis metinlerinin bir hadis mi, yoksa farklı birer hadis mi sayılacağı alimler arasında tartışmaya yol açmıştır.

Alimlerden bir kısmı, aynı konudaki farklı rivayetleri konu aynı olduğu için tek bir hadis kabul ederken, bir başka kısmı ise hadisin metninde manaya etki eden en ufak bir ziyade veya noksanlık bulunduğunda onu ayrı bir hadis saymaktadır. Bu sebeple metin açısından hadislerin sayımı da hadis sayısını etkilemektedir.

Örneğin "teşehhüd hadisi - namazda otururken okunacak dua"nın birbirinden farklı yedi ayrı metni tespit edilmiş, cenaze namazında okunan cenaze duası ile ilgili Taberani (ö. 360/970) yaklaşık kırk kadar hadis derlemiştir. Bu metinlerin her biri ayrı birer hadis sayılmıştır.

Demek ki, hadisçiler, hadislerin sayısı hususunda yüksek rakam verdiklerinde, hadislerin hakiki sayısını değil, rivayetlerin kaynağını ve isnadlarını kastettikleri şeklinde anlamak gerekir.

Diğer taraftan, aynı hadislerin değişik rivayetlerine ait farklı lafızları, özellikle hadisçiler açısından önem arzetmektedir. Hadisçiler, bir harf dahi olsa manaya tesir ettiği müddetçe bu farklılıkları göstermek ve nakletmek durumundadırlar. Çünkü aynı konuda değişik rivayetlerin bulunması, o konuda verilecek hükümleri etkilediği gibi, hadis rivayet ilmi bakımından da birtakım faydaları beraberinde getirmektedir. Bu gibi sebepler aynı konuda olmasına rağmen farklı lafızları içeren hadislerin ayrı birer hadis sayılmasını gerekli kılmıştır.

Görüldüğü gibi hadislerin sayımına farklı açılardan yaklaşılması, sayım sonucunu etkilediği gibi, sahabe ve tabiin sözlerinin hadis kapsamına dahil edilmesi veya edilmemesi de sayımda etkili olmaktadır.

Özetle, hadislerin sayısı ile ilgili yüksek rakamlarla karşılaşıldığında, hadislerin her bir farklı varyantının ve tarikierinin de bu sayılara dahil edildiği göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla muhaddislere nisbet edilen veya hadis eserlerinde yer alan on binlerce rivayetin, sadece birkaç bin hadisin değişik varyantları olduğu ortaya çıkmaktadır.

Geniş bilgi ve belgeler için bk. Mustafa Karataş, Hadis Sayım Metotlarının Hadislerin Sayısına Etkisi, İLAM Araştırma Dergisi c. III, sy. 2 (Temmuz-Aralık 1998)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun