Allah'ın yalan söyleme ihtimalini hiç düşündünüz mü?

Tarih: 03.11.2013 - 16:45 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an'ın Allah'ın sözü olduğuna ve gerçekten bir yaratıcının var olduğuna yüzde yüz inansak bile, Allah'ın yalan söyleme ihtimalinin var olduğunu düşünemez miyiz?

- Belki kur'anı Allah gönderdi, ama bizi kandırıyor. Kandırmadığını kanıtlayabilir misiniz? Bence kanıtlayamazsınız. Sadece kandırmadığına inanırsınız, hiç kuşkuya düşmeden.

- Ama bir şeye inanmak onun gerçek olduğunu da ispatlamaz öyle değil mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Yalan söylemek,  genellikle ya âcizlikten, ya da korkudan kaynaklanır. Örneğin bir kişi, bir iş yapmaya söz verebilir, ancak onu söz verdiği zamanda yapmayabilir. Dolayısıyla bu kişi âcizliğinden ötürü yalan söylemiş olur.

Böyle bir kimsenin özrü, genel olarak -bazı sebeplerden dolayı- bu işi yapamadığı/âcizliğinden dolayı yerine getiremediği şeklinde olur.

Bununla beraber, bu kişinin  ilgili iş yapma konusunda söz verdiği kimseler, mafya türü katil kimseler veya devletle ilgili olup sonunda hapis olan bir konu ise, bu kişi mafya tarafından öldürülmek veya devlet tarafından hapse atılmak korkusundan uygun bir mazeret uydurması, yalan söylemesi söz konusu olabilir.

Bu misallerden de anlaşıldığı gibi, yalan söylemenin önemli faktörleri âcizlik ve korkudur.

Bu pencereden konuya baktığımız zaman, kâinatın şehadetiyle sonsuz ilim ve kudret sahibi olan Allah’ın hiç bir konuda âciz olmadığı, söz verdiği konuda kendisine mani olan hiç bir engelin bulunmadığı, tartışmasız bir gerçektir.

Keza Allah’ın, sonsuz kudret sahibi bir varlık ve her şeyin bizzat yaratıcısı olarak herhangi bir şeyden korkması ne dinen ne de aklen mümkündür.

- Bunun yanında, yalan söyleyenler genellikle şeref ve haysiyetini düşünmeyen kimselerdir. En güzel, en mükemmel, en aşkın, en kutsal isim ve sıfatların sahibi ve her türlü noksandan münezzeh olan Allah’ın lüzumsuz yere, hiç bir ihtiyacı olmadığı halde, yüce şanına asla yakışmayan yalana tenezzül etmesi, elbette mümkün değildir. Böyle bir ihtimale ihtimal vermek ancak yalanın ne kadar onur kırıcı olduğunu kavramayan yalancıların işi olabilir.

Demek ki, sonsuz ilim ve kudret sahibi, nihayetsiz izzet ve azamet sahibi ve bu kâinatın yegâne yaratıcısı ve hâkimi olan Allah’ın, -haşa yüz bin defa haşa- yalan söyleme ihtimali, hiç bir zaman bilimsel bir ihtimal dairesinde olamaz. Yani mantık açısından hiç bir zaman bir değer ifade etmez. Çünkü, bir ihtimalin bir değer ifade etmesi için, o ihtimale ihtimal kazandıran bir emarenin, bir işaretin, makul bir sinyalin bulunması gerekir.

“Herhangi bir emareden kaynaklanmayan bir ihtimalin ilmî hiç bir değeri yoktur.” prensibi, güçlü ve bilimsel bir mantık kuralıdır. Bunun doğruluğuna binlerce delil vardır. Eğer bunun aksine, hiç bir ihtimali olmayan bir şeye ihtimal veren bir kimse olursa, bu takdirde onun hayal dünyasına hapsolması gerekir.

- Acaba hangimiz, “her an ölebilir” ihtimaline dayanarak çocuklarımızı okumaktan alıkoyarız?
- Hangimiz, Karadeniz’in şeker havzası olduğuna ihtimal veriyoruz?
- Hangimiz her an deprem olur ihtimaliyle evlerimizi terk edip dışarılarda sürünmeyi göz alıyoruz?

Allah’ın kusursuz ve en mükemmel olan isim ve sıfatlarına yemin ederiz ki, Allah’ın yalan söyleme ihtimaline ihtimal kazandıran hiç bir emare yoktur, hiç bir zorunluk yoktur, hiçbir korku yoktur.

Bir insan olarak, ama mükemmel bir peygamber olarak, “Muhammedü’l-Emin” (asla yalan söylemeyen insan, her konuda güvenilir peygamber) ünvanını kazanan bir kişi olarak Hz. Muhammed (asm), dünyanın ve yakınında bulunan arkadaşlarının şehadetiyle yalana tenezzül etmediği halde, onun rabbi olan, onu terbiye eden, onun hakiki muallimi olan Allah’ın böyle bir çirkinliğe tenezzül etmezi mümkün mü?

Hiç bir şeye ihtiyacı olmayan, hiç bir varlığı yaratmaya mecbur olmayan, hiç bir insandan korkmayan, hiç bir varlık tarafından kendisine ne bir zarar ne de bir yarar dokundurması söz konusu olmayan Allah’ın, insanlara karşı blöf  yapmasının  ne anlamı var ki..? Sonsuz ilim ve hikmeti, nihayetsiz izzet ve ciddiyeti, sınırsız azamet ve kutsiyeti böyle alçak bir şeye tenezzül eder mi? Haşa yüz bin defa haşa!

Aşağıdaki ayetlerde Allah, bu gibi şeytani vesveseleri bertaraf etme adına açıkça ilan ediyor ki, Allah doğru sözlüdür:

“Allah, o hak mabuddur ki Kendisinden başka hiçbir ialh yoktur. Kıyamet günü hepinizi bir araya toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?(Nisa, 4/87)

“İman edip makbul ve güzel işler yapanları, ebedî kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğiz. Bu, Allah’ın gerçek vâdidir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?” (Nisa, 4/122).

Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tam kemalindedir.O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O hakkıyla işitir ve bilir.” (Enam, 6/115)

“Rab’lerine karşı gelmekten sakınanlar ise bölük bölük cennete sevkolunurlar. Nihayet oraya varıp da kapıları açılınca cennet bekçileri 'Selâm olsun sizlere, ne mutlu size! Haydi, ebediyyen kalmak üzere, giriniz oraya!' derler. Onlar şöyle karşılık verirler: 'Hamd-ü senalar olsun o Allah’a ki sözünde durdu ve dilediğimiz yerinde oturacağımız şekilde bizi cennete yerleştirdi. Çalışanların mükafatları ne güzelmiş!' (Zümer, 39/73-74)

- Kırk yönden mucize olan Kur’an’ın bu gibi açık beyanları ortada iken, şeytanın bir vesvesesine kapılmak, nefsin bu gibi hezeyanlarına değer vermek gerçekten akl-ı selime aykırıdır. Şüphesiz bu gibi vesveseler hepimize gelebilir, ancak bize düşen buna ehemmiyet vermemektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

xesadgn

Bence hemen Allah tan samimiyetle af dileyiniz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun