Bir hücre kendi kendine meydana gelebilir mi?

Tarih: 08.11.2014 - 13:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Deniz suyunda hücrenin doğuşu ve ölümü nasıldır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Dünyada kendi kendine meydana gelmiş bir tek olay var mıdır? Böyle bir şey gösterilebilir mi? Yani, bir yapanı, bir ustası olmadan, kendi kendine bir şey hâsıl olabilir mi?

İnsanlık tarihi şimdiye kadar böyle bir şeye şahit olmadı. Bir eser, bir madde varsa, mutlaka onun bir yapanı ve ustası vardır. Hal böyle iken, niçin bir hücrenin kendi kendine meydana geldiği iddia ediliyor?

Bunun en basit ve kısa yoldan cevabı; canlılareın temeli hücredir. Hücrenin kendiliğinden meydana geldiğini iddia ile bütün canlıların bir yaratıcı olmadan kendi kendine teşekkül ettiği fikrini empoze etmek, böylece insanları bir Yaratıcının varlığı düşüncesinden uzaklaştırmak için.

Peki bunda başarılı olundu mu? Evet. Bu aslında bir yaratıcıyı yok sayan, O’nu inkâr eden felsefenin görüşüdür. Bu felsefe tarafından yaklaşık iki yüz yıldır varlıkların kendiliğinden ya da tabiatın eseri olarak meydana geldiği iddia ediliyor. Ama bu inkârcı felsefe adına değil, bilim adına yapılıyor. Bilimin, varlıkların kendiliğinden meydana geldiğini ispat ettiği ileri sürülüyor. Halbûki bilim böyle bir şey ortaya koymuyor. Çünkü, iddia edilen meselenin akılla, mantıkla bir ilgisi yoktur.

Bu felsefe tarafından hücre basit bir yapı olarak gösterilmektedir. Amaç, işin içinde olamayanların zihninde, basit şeylerin kendi kendine olabileceği düşüncesini meydana getirmektir. Basit de olsa hiçbir varlık, kendiliğinden teşekkül etmez. Kaldı ki hücre hem canlıdır ve hem de basit yapılı değildir.

Kısacası, bir organizmanın basit yapıda olması, onun kendi kendine meydana geldiğini göstermez. Böyle bir iddianın bilimsel hiçbir delili yoktur. Sadece pozitivist felsefeye dayalı bir düşüncedir.

Bir varlığın kendini oluşturabilmesi için, önce kendisi var olacak ki, kendisini yapabilsin. Olmayan bir varlık kendisini nasıl yapacak? Hem her bir varlık, ister basit yapılı, isterse yüksek yapılı olsun, teşekkül edebilmesi için; ilim, irade ve kudret sahibi birisine ihtiyaç vardır. 

Bir Yaratıcı önce o varlığı yapmayı veya yaratmayı irade edecek, buna gücü ve ilmi yeterli olacak, ondan sonra onu yapabilir. Mesela, siz “hücre” kelimesinin kendi kendine yazıldığını iddia edebilir misiniz? Ya da böyle bir görüş ileriye sürülse, onu kabul edebilir misiniz? 

Böyle bir fikri, yani “Hücre” kelimesinin deftere kendi kendine yazıldığını, ilkokul birinci sınıfa giden bir çocuğa bile kabul ettiremezsiniz. Siz de vicdanen biliyorsunuz ki, bir harf bile kendi kendine deftere yazılmaz. Hal böyle iken, bir hücrenin kendi kendine meydana geldiğine nefsinizi nasıl ikna ediyorsunuz?  

Sizin ayağınızda çorap var. Bu çorabın kendi kendine imal edildiğini kabul eder misiniz? Yani, bu çorap bir ustası ve yapanı olmadan kendiliğinden meydana gelebilir mi? Bırakın çorabın kendiliğinden meydana gelmesini, bu çorap sizin ayağınıza kendi kendine mi girip çıkıyor? 

Böyle bir hurafeyi kabul etmenin ilimle, fenle, akıl ve mantıkla bir ilişkisi olabilir mi? Ve bu fikri kabul eden kimsenin akıllı ve sağlıklı düşündüğü iddia edilebilir mi?

Hem hücre öyle basit bir madde de değildir. İçerisinde âdeta onlarca fabrika var gibidir. Enerji üreten elektrik santrelleri hükmünde mitokontriler, besinlerin teşekkülünde rol oynayan ribozomlar ve RNA’lar, genetik yapının aktarılmasında ve kontrolünde çok önemli roller yüklenmiş olan DNA’lar ve onlardan hasıl olan kromozomlar, besin üretiminde güneş enerjisini kimyevi enerjiye çevirerek bir fabrika gibi iş gören kloroplastlar, besinlerin depo ve nakledildiği endoplazmik retikulumlar gibi onlarca organelin her birisi; sonsuz, ilim, irade ve kudret sahibi Allah’ın eseridir. Bunların her birisi kendi içerisinde ayrı bir âlemdir. Hücrenin yapısını ve içesinde meydana gelen olayları inceleyerek profesör olmuş binlerce insan vardır. Bu inceleme kıyamete kadar da bitmeyecektir. 

Demek ki hücrenin içerisinde bilimle iş yapılmış olması, bu işi yapan bir âlimin varlığını gösterir. Bilimin sonsuz oluşu, âlimin ilminin de sonsuz olduğuna işaret etmektedir. Hücre içerisinde her şeyin son derece planlı ve programlı, düzgün ve ölçülü yapılmış olması, aynı zamanda o ilim sahibinin iradesinin ve kudretinin de sonsuz olduğuna delildir.

Şayet iddia edildiği gibi, bir hücre kendi kendine meydana geliyorsa, o zaman hücreyi araştırma ve incelemek için dev araştırma laboratuvarlarına ve orada çalışan binlerce bilim adamına gerek yok. En azından kendiliğinden meydana gelen hadiselerde, mantıklı ve ölçülü yapı ve fonksiyonlar beklenmez. Her şey bir kaos ve keşmekeş içerisinde olur. Halbûki hücre içerisindeki organeller, on bin bazen yüz bin defa büyütülerek, oradaki planlı ve ölçülü hadiseler ve mantıklı ve işe yarar tarzdaki reaksiyonlar inceleniyor. Sonuçta her şeyin en mükemmel tarzda planlanıp yapıldığı ve idare edildiği görülüyor.

Bütün bunlar ortada iken, hücrenin kendi kendine olduğunu ileriye sürmek, en hafif tâbiri ile deli saçmasıdır ve bilimle, akılla ve mantıklı düşünce ile hiçbir ilgisi yoktur.

Deniz suyunda hücrenin doğumu ve ölümü diye bir şey yoktur. Sadece, 1900’lü yılların başında Rus bilim adamı Operin, hücrenin teşekkülünde bir yaratıcıyı devreden çıkarmak için, bazı tezler ileriye sürdü. Bunlardan birisi de ilk hücrenin muhtemelen kendiliğinden denizde meydana gelmiş olması görüşüdür. Gerek şimdiki şartlarda, gerekse ilk atmosfer şartlarında olsun, deniz suyundan kendi kendine bir hücrenin meydana geldiğini göstermek şimdiye kadar mümkün olmamıştır. Bundan sonra da mümkün değildir. Çünkü, hiçbir şey kendiliğinden olmaz.

Allah isterse, deniza suyundan, isterse topraktan, isterse havadan tek hücre de yaratır, çok hücreli canlı varlık da yaratır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun